.

.

E-posta Yazdır PDF

İHSAN MAKAMI

Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

أَنْ تَعْبُدَ اللهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ

“(İhsan), görüyormuşsun gibi Allaha ibadet etmendir, her nekadar sen onu görmüyorsan da o seni görüyor.”

(Buhari-26, Müslim: 93)

Dinin üç rüknü olan ‘iman-islam-ihsan’ dan birini noksan eden, dinini noksan etmiştir.

Peki bu makama nasıl ulaşılır? Bu sorunun cevabını da Buhari’de zikredilen şu meşhur hadisi şerif beyan eder:

عَن أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّ اللَّهَ قَالَ مَنْ عَادَى لِي وَلِيًّا فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِ وَمَا تَقَرَّبَ إِلَيَّ عَبْدِي بِشَيْءٍ أَحَبَّ إِلَيَّ مِمَّا افْتَرَضْتُ عَلَيْهِ وَمَا يَزَالُ عَبْدِي يَتَقَرَّبُ إِلَيَّ بِالنَّوَافِلِ حَتَّى أُحِبَّهُ فَإِذَا أَحْبَبْتُهُ كُنْتُ سَمْعَهُ الَّذِي يَسْمَعُ بِهِ وَبَصَرَهُ الَّذِي يُبْصِرُ بِهِ وَيَدَهُ الَّتِي يَبْطِشُ بِهَا وَرِجْلَهُ الَّتِي يَمْشِي بِهَا وَإِنْ سَأَلَنِي َلأُعْطِيَنَّهُ وَلَئِنْ اسْتَعَاذَنِي َلأُعِيذَنَّهُ وَمَا تَرَدَّدْتُ عَن شَيْءٍ أَنَا فَاعِلُهُ تَرَدُّدِي عَن نَفْسِ الْمُؤْمِنِ يَكْرَهُ الْمَوْتَ وَأَنَا أَكْرَهُ مَسَاءَتَهُ

Ebu Hureyre (r.a), Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyur-duğunu rivayet etti: “Allahu teala buyuruyor: Kim benim bir dostuma düşmanlık ederse, ona karşı harp ilan ederim. Kulum üzerine farz ettiğim ameller ile sevdiğim şekilde bana yakınlaşmasından (başka bir) şeyle bana yakınlaşamaz.

Kulum bana nafilelerle yakınlaşmakta daim olur, öyleki ben onu severim, onu sevdiğim zaman işittiği kulağı olurum, gördüğü gözü olurum, tuttuğu eli olurum, yürüdüğü ayağı olurum. Eğer benden bir şey isterse elbette ona istediğini veririm. Eğer bana sığınırsa, elbette onu sığındırırım. İşlediğim hiçbir şeyde mü’min kulumun ruhunu almaktaki gibi tereddüt etmedim, ölümü kerih görüyor,  ben de onu üzmeyi kerih görürüm.” (Buhari: 6137)

İbni Kesir der ki:

Hadisi şerifin manası: Kul, taatleri ihlasla yapınca, bütün fiilleri Allah için olur. O zaman ancak Allah ile işitir, ancak Allah ile görür. Yani, meşru ettiğini. Ancak Allahın meşru ettiği şeyi tutar ve O’na taat olan şeye gider. Bunların hepsinde Allah ile istiane eder (yardım ister.) Başka bir rivayette şöyle geldi: Benimle işitir, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür.  (İbni Kesir: 4/590)

Hazin Tefsirinde şu şekildedir:

“Allahu teala buyurdu: Kim benim bir velime ihanet ederse, muhakkak benimle muharebeye kalkışmıştır. Muhakkak ben, aslanın avına kızdığı gibi velilerim için gazablanırım….” (6/125)

Siracı Münir’de şu şekildedir:

“Kulumu sevdiğim zaman, onun için kulak olurum, göz olurum, kalp olurum, lisan olurum, el olurum, ayak olurum. Benimle işitir, benimle görür, benimle konuşur, benimle yürür.” (2/290)

Nevevi’nin Erbain şerhi: 1/100

“Kulum bana yakınlaşmakta, nafilelerle daim olur, taki onu severim…” Zira nafilelerle yakınlık, farzların edasının peşinden olur, ne zaman kul nafileleri eda etmekle yakınlaşırsa, bu durum onun Allah tarafından sevilmesine götürür. Sonra, “Kulumu sevdiğim zaman, onun için kulak olurum, göz olurum...” işte bunlar Allah dostlarının alametleridir. Kim Allah için olursa, muhakkak (Allah ta) onu sever. Bunun manası, işitilmesine şeriatın izin vermediği şeyi işitmez, şeriatın bakılmasına izin vermediği şeye bakmaz. Şeriatın tutlmasına izin vermediği şeye elini uzatmaz. Şeriatın yürünmesine izin vermediği şeye doğru yürümez.

Riyazus Salihin şerhi: 1/444

Bu hadisi şerifte, Allahu tealaya mahabbetin sebebi, nafileleri çok yapmak olduğuna işaret vardır. Yani, kulaklarına sed olur, ancak Allahın razı olduğu şeyleri işitir. Gözüne sed olur, ancak Allahın razı olduğu şeyleri görür….. Neticede istediğini ona verir. İşte bu da Allahın mahab-betinin semeresidir. Yani istediğini ona verir, sığınırsa onu korur.

Erbain Şerhi Fethul Kaviyyul Metin: 1/115

Mahabbet hasıl olunca, tasarruflarında Allahın yardımına ulaşır. Ancak hak olanı işitir, ancak hak olanı görür, ancak hak olana ulaşır, ancak hak olana gider. Allahu teala duasına icabetle ona ikram eder. Sakınacağı şeyden onu korur.

Bu hadisten anlaşılan hükümler:

1- Allah dostlarının fazileti, onlara düşmanlığın çok tehlikeli oldu-ğu.

2- Allah dostluğu farzları ve nafileleri eda etmekle hasıl our.

3- Allaha yakınlıkta en çok sevilen şeyler farzlardır.

4-Allah için, mahabbet sıfatı sabit oldu.

5- Allahın sevgisinde, amellerin farklı dereceleri olduğu.

6- Nafileler, farzlardan sonra yapılırsa Allahın mahabbetini celbeder.

7- Allahu teala, mahabbetine nail olanın, gözünü kulağını elini ayağını korur.

8- Allahın mahabbeti, kulun duasının icabetini ve korunmasını getirir.

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.