.

.

E-posta Yazdır PDF

İran İslam Cumhuriyeti İran da Şii-Sünni İç Savaşını Kışkırtıyor

iran_bayra.jpgİran İslam Cumhuriyeti İran’da Şii-Sünni İç Savaşını Kışkırtıyor

Reza Hossein Borr - 6/10/2008

“Fatıma’nın katili Ömer’e lanet olsun”. Bu slogan 7 Haziran 2008, Cumartesi günü Belucistan’ın başkenti Zahidan’daki Şii devrimci topluluğunun attığı slogandı. Topluluk genel seçimlerdekine benzer bir şekilde yürüyüş yaptı. Bu yürüyüşler İran rejimince desteklenen Şii fanatikler tarafından düzenlendi. Göstericiler bu sloganı birçok araca ve kartona çoktan yazmışlardı ve Belucistan’ın Sünni yoğunluklu Zahidan şehrinde yaptıkları yürüyüşte slogan atıyorlardı. Şii bağnazlar tarihi bir gerçeklik uydurdular ve Hz. Peygamber (sav)’in kızı Fatıma’nın ikinci halife olan Hz. Ömer tarafından öldürüldüğünü iddia ettiler.

Bu gösterilerin düzenleyicileri kasıtlı olarak İran’daki Sünni toplulukla anlaşmazlıkları tahrik ediyorlar. Onlar herhangi bir karşı atağa karşı hazırlıklıydılar ve bu saldırgan sloganlara karşı insanların tepki göstermesine yönelik olarak güvenlik güçleri hazır beklemekteydi. Göstericiler birkaç Sünni gençliğine ve işlerine saldırdılar; onları karşılık vermek için kışkırttılar. İlk önce Sünniler buna inanmadı. Sloganlar kendilerini derinden etkiledi. Göstericiler yoldan geçen bir aracı durdurarak aracı bu sloganlarla boyadılar.

UYDURULAN TARİH VE TRAJİ-KOMEDİ

Hz. Ömer İslam’ın ikinci halifesi olup liderliği Fars İmparatorluğu’nun çöküşüne neden olmuştu. Bu mesele İran İslam Cumhuriyeti’nin doğuşunun akabinde dile getirilen ilk meseleydi. Fatıma’nın herhangi biri tarafından katledildiğine dair herhangi bir belge mevcut değil. Tüm tarihi gerçekler göstermektedir ki kendisi doğal olarak vefat etti ve eşi Hz. Ali onu özel bir yere defnetti. Kimse onun nerede gömülü olduğunu bilmiyor. İran’da ve dünya genelinde Şiiler ile Sünniler arasında ihtilaf oluşturmak için İran Devleti bu meseleyi bir saldırı propagandası olarak reklam edip onun ölümünden Hz. Ömer’i suçlu tutuyor. Şaşırtıcı olan bir şey de şu; sözde reformcu İran başkanı olarak adlandırılan Hatemi, Fatıma’nın ölümünün onun şehadet günü olması ve o günün halk bayramı yapılması ilanında bulundu.İran’ın aşırı tepkisel dini yöneticileri dahi Şiiler ile Sünniler arasında daha fazla uçurum açılmasını engellemek için bu tür uydurulmuş bir hadiseyi kabul etmeyi reddettiler.

Bunların içinde en şok edici olanı ise sabık devlet başkanı Hatemi’nin yakın mesai arkadaşlarından olan Abtahi’nin şahsi internet sayfasında Hz. Fatıma’nın Hz. Muhammed (sav)’in tek kızı olduğunu iddia etmesiydi. Bu da diğer bir toptan tarih uydurma örneğiydi. Hz. Muhammed (sav)’in dört kızı vardır: Hz. Fatıma, Zeynep, Rukiye ve Ümmügülsüm.

Zahidan’da yapılan bu gösteriler Ehl-i Sünnet toplumuna karşı tepki vermesi için yapılan en kötü tahrik biçimiydi. Yüzlerce genç Belucistanlı anında tepki verdi, güvenlik kuvvetlerince arka çıkılan göstericilerle karşı karşıya geldi ve Sünni karşıtı gösterilerini sonlandırmaları çağrısında bulundu. Ne yazık ki güvenlik güçlerince desteklenen organizatörler Sünni toplumun isteklerini kaale almadılar ve daha aşkla daha şevkle yürüyüşlerini devam ettirdiler. Hatta göstericiler İslam karşıtı sloganlarını daha da artırarak Sünni toplumun aşırı tepki vermesini böylece Zahidan’daki Sünni Belucların külliyen bastırılması ve sindirilmesi için güvenlik güçlerinin eline koz vermek istediler. Beluc halkı göstericilerin “Ömer’e lanet, Ömer’e lanet, Fatıma’nın Katili!” sloganlarını artırdıklarını ve bağırdıklarını gördükleri an karşı tepki vermeye başladılar. Göstericiler Zahidan’daki Ehl-i Sünnet kesiminin karşı koymasıyla yüzleşince güvenlik güçleri göstericileri durdurmak yerine İran’ın Sünni Beluc vatandaşlarına müdahele edip ateş açmaya başladı. Birkaç Sünni Beluc bu saldırılarda öldü ve yaralandı. Yüzlercesi tutuklandı. Zahidan Ehl-i Sünnet önderleri müdahil olmaya çağrıldı; ancak güvenlik güçleri Beluc toplumuna saldırılarına devam etti ve göstericileri Sünni karşıtı yürüyüş ve sloganlarına devam etmeleri için teşvik etti, cesaretlendirdi. Durumu kontrol etmesinin ardından güvenlik güçleri bu sefer Zahidan’daki birçok bölgede Sünni vatandaşların evlerini aramaya başladı. Aramaları fırsat bilerek İran İslam Cumhuriyeti’nin saldırgan ve ayrımcı uygulamalarının kurbanı olan masum insanlara eziyet ettiler.

PROVOKASYONLAR VE BAZI BİLİNMEYEN GERÇEKLER

Daha işin başından beri İran İslam Cumhuriyeti’nin ikinci Halife Hz.Ömer’e hakaret yoluyla bir Şii-Sünni anlaşmazlığını kışkırtmayı istediği belliydi. Beluclar ve Belucistan’ın Sünni halkı hikmetli ve şahsiyetli davrandı ve İran rejiminin tuzağına düşmemek için kendilerini frenledi.
İran’da yaklaşık 20 milyon Sünni Müslüman yaşıyor. Bunlar sınır boylarındaki tüm İran bölgelerinde yerleşmiş olup kendilerinin komşu ülkelerde Sünni akrabaları yaşıyor.

İran İslam Cumhuriyeti sistematik olarak ta devrimin başlangıcından beri bir Şii-Sünni iç savaşı çıkartmak için kışkırtmalarda bulundu. Bununla birlikte İran’daki Sünni önderlerin aklı selimle ve ferasetle davranmaları çok yaygın kargaşalarla dolu birçok olayı engelledi. Birçok Sünni camisi tahrip edildi ve birçokları kapatıldı. Birçok Müslüman alim ve Ehl-i Sünnetin önde gelen uleması bir dizi cinayetlerle öldürüldü, bunların birçoğu asıldı ve infaz edildi. Tahran’da 1 milyondan fazla Sünni yaşıyor; ancak bunların dini ibadetlerini yerine getirmek için bir tane bile camileri bulunmuyor. İranlı Sünnilerin Cuma namazlarını kamuya açık yerlerde kılmalarının önünde engeller bulunuyor. Ehli Sünnet’in dini akidesi sürekli bir şekilde televizyonda, medyada, konferanslarda ve kamu açıklamalarında saldırıya uğruyor.

Tahran’daki birkaç büyükelçinin İran’ın bu tür davranışlarına karşı resmi kınamada bulunduklarına dair bazı haberler çıktı. Bu büyükelçiler İran Devleti’ne dini nefret ve ihtilaf tohumlarını ekmeye son vermesi çağrısında bulundu. Bu çağrı tam da Mekke’de yapılan konferansın akabinde gerçekleşti. muhtelif dinin temsilcileri farklı dinler arasında daha müsamaha sağlamak için Mekke’deki konferansa davet edilmişlerdi. İran İslam Cumhuriyeti adına bu konferansa Haşimi Rafsancani iştirak etmişti. Rafsancani pembe bir fotoğraf çizerek Sünniler ve Şiiler arasında karşılıklı yapıcı işbirliği ve anlayışın olduğunu iddia etmişti. Oysa o sırada İran’da Sünniler sistematik bir temelde saldırıya uğruyor, acı çekiyor ve asılıyorlardı. Öğrenci Haber Ajansı’na göre bu ayın ilk gününde 155 Sünni Beluc vatandaş tutuklandı. Diğer gün uyduruk gerekçelerle Zahidan’da iki Sünni şahıs idam edildi. Belucistan’daki siyasi aktivistiler muhtelif asılsız suçlamalarla idam ve infaz edildi. Bu ayın sekizinde Pazar günü 8 masum Beluc öldürüldü. Bu haberler herhangi birinin hükümet tarafından yayımlanan yerlerde bulabileceği haberler. Bunun dışında duyurulmayan ve İran basınınca doğrulanmayan diğer birçok olay daha var.

TEHLİKENİN AYAK SESLERİ

Ehl-i Sünnet kesimin ve dünya genelindeki hükümetlerin sessiz tavrı İran İslam Cumhuriyeti’ni cesaretlendirdi. Böylece İran asılsız yeni olaylar türeterek ve bunları tarihte bir yerlere yerleştirerek Müslümanlar arasında sivil bir savaş ve tahripkar bir anlaşmazlık çıkartmak için yol bulmuş oluyor. Tehlike gittikçe büyüyor, dünyanın muhtelif yerlerindeki Şii kesim İran basınını bir kaynak olarak kullanıp bundan esinleniyor. İran rejiminin uydurduğu yalanlar da Şiilerin Sünni kesimle ihtilaflarına yol açacak. Dünyanın birçok yerindeki Şii kesimler İran İslam Cumhuriyeti tarafından yanlış yönlendiriliyor ve yoldan çıkartılıyor.

Bu yazımız tüm Müslüman topluma, İslam Konferansı Teşkilatına, tüm hükümetlere, tüm insan hakları kuruluşlarına, BM’ye ve ilgili kuruluşlarına ve uluslararası camiaya yapılmış bir uyarıdır. İran Rejimi İran’da bir Şii-Sünni çatışmasını başlatmak için hazırlık aşamasındadır ve bunun dünya çapında sonuçları olacaktır. Vakit şimdi İran İslam Cumhuriyeti’ni Müslümanların birbirini kestiği Irak’taki duruma benzer bir ortam oluşturmaması için durdurma vaktidir. Zira İran’daki Sünnilerin sabrı gittikçe tükeniyor.

Reza Hossein Borr liderlik danışmanı ve 150 CDs ve 14 Değişim İşletme Modelleri yapımcısıdır. Kendisi uluslararası ilişkiler bağlamında özellikle Belucistan başta olmak üzere İran üzerine yazdığı yazılarla tanınmaktadır. Kendisine Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız adresinden ulaşılabilir.

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.