.

.

E-posta Yazdır PDF

ÇARE EHLİ SÜNNETİ YAŞAMAKTA...EDEBİYAT PARÇALAMAKTA DEĞİL.....

yazar.jpgRisale-i Nur Efsanesi Çöküyor  
 
 İslami dip dalganın önüne 'dalgakıran' olarak dikilmeye çalışılan ılımlı İslam projesinin amiral gemisi olarak Neo- Nurcu hareket görülüyor.

Neo- Nurcu hareketi de doğru anlamak için herşeyden önce köklerini doğru tahlil etmek gibi bir mecburiyetimiz var. Kökleri Rislae-i Nurlara dayanan bu hareket zaman içinde Risale-i Nur çizgisinden sapmalar da göstermiştir.

Yapı itibariyle Risale-i Nur da İslam'ın sosyal, siyasal ve ekonomik taleplerine bir cevap üretmiyor. Böyle olunca da doğal olarak ılımlı İslam gibi naylon bir projede en müsait dolgu malzemesi olarak kullanılabiliyor. Neo- Nurcu hareket kapalı bir yapıya sahip olduğu için de gücü ve güçsüzlüğü hakkında peşin bir kanaate varmamız her haliyle yanıltıcı olacaktır. Ama bilinen bir gerçek var ki cemaat her fırsatta kendini güçlü imiş gibi göstermeye çalışıyor. Olduğundan daha güçlü imiş pozlarına yatmak bir cemaat için tek anlama gelir ki; o da güçsüz yanlarını gizlemeye çalışyor demektir. Aslında kendi zayıf yanlarını perdelemeye çalışıyorlar da diyebiliriz. Gazete tirajlarını şişirmek, ücretsiz olarak gazetelerini belirli lüx semtlerde bedavadan dağıtmak kendilerine güçlü imiş imajı vermenin bir başka tezahürüdür. Kendini hemencecik ele veren bu gayret aslında içerde o kadar da güçlü olmadıklarının da işaretlerini vermektedir.

Zengin işadamlarını ve belli merkezlerde nüfuz sahibi kişileri cemaaate üyeymiş gibi gösterip toplum içinde bir prestij kazanma çabasındaki bu gurubun gücü dış mihraklar tarafından şişirilmiş bir balondan başka bir şey değildir. Kendine has örgütlenme biçimiyle zaaflarını gizleyen bu gurubun seçimlere doğrudan girmeyip belli kilit noktalara pazarlık usulüyle adam yerleştirme gayreti herkesin malumudur. Özellikle siyasilerin gözünü boyayarak belli yerlerde kadrolaşmak istemeleri belki de hiç hak etmedikleri nüfuzu kendilerine vermektedir.

Cemaat tabanı dik ve diri tutmak için de ellerinde tek tutamak noktası olarak Risale-i Nurlara sahiptir ki; Şeyh Nazım Kıbrısi'nin de ifade ettiği gibi artık risale okuma devri kapanmıştır. Hiç bir mantıki açıklaması olmayan bu risale okumalarını dikkatle izlediğinizde ne hazin bir sığlıkla karşı karşıya olduğumuzu da anlarız. Hemen hemen hiç birinin hiçbir şey anlamadığı lise ve üniversite öğrencilerini ısrarla bir kitabın başına toplamanın hiç bir ilmi izahı olamaz. İlahiyat nosyonuna sahip herhangi birinin bile rahatlıkla farkedeceği gibi bu metinler derme çatma ve sağdan soldan toplama metinlerdir. Okuduğum metni rahatlıkla anlayacak bir birikime sahip olduğum için çok rahat söyleyebilirim ki bu metinlerde öyle dünyayı kurtaracak derecede sadre şife bir şey de yoktur. İlme sadakati olan herkesin kolaylıkla hakkını teslim edeceği üzere bu metinlerde orjinal bir taraf yoktur.Risale yazarının yaşadığı devirde efkarı umumiyede dolaşan fikirlerin bir başka tekrarından başka bir şey olduğunu hiçkimse ispat edemez.

Peki neden ısrarla bu metinler üzerinden bir ılımlı İslam projesi yükseltilmek isteniyor?
Bilindiği gibi bu metinlerde İslam'ın siyasi ve ekonomik taleplerine bir önerme yoktur. Onun için de dünyanın belli merkezlerinde küresel sistemin ayaklarını sarsmayacak bir ılımlılık aranmaktadır. Bu metinler sadece dünyanın emperyalist güçlerinin amaçlarına hizmet ettiği için ön plana sürülmek istenmektedir. Böyle olduğu için de ılımlı kuşak oluşturma çabalarında ellerinin altında kullanabilecekleri hazır bir şablon olarak onlar için biçilmiş kaftan olabilir ama bizim için asla ve kata çare ve çözüm değildir. Küresel baronların saltanatını tehdit etmeyecek bir İslam üretmek isteyenler bu yolu tercih etmektedirler. İslam'ın siyasal, sosyal ve ekonomik taleplerinin karşısında dalgakıran gibi durmaya devam ettikçe de bu türden naylon İslam anlayışlarını desteklemeye devam edeceklerdir.

Dünyanın bu gün geldiği noktada kime itibar edeceğimiz de dünyamızın geleceğini şekillendirecektir. Bu hareketin başarı şansı nedir diye soracak olursanız sıfırdır diyebilirim. Nedenini de soracak olursanız çünkü dışarda cemaatın dışında gürül gürül akan bir dünya var. Bu cemaat kendi içinde bile bu ağırlığı taşıyamaz hale gelmiştir. Dünyayı doğru bir biçimde algılayan soran ve sorgulayan bir gençlik yükseliyor. Bu kendini bilen nesil kendine giydirilmek istenen bu dar elbiseyi parçalayıp atmasını bilecektir.

Bir cemaati ayakta tutmak için sadece işadamlarına ve köyden gelmiş yoksul öğrencilere ihtiyacınız varsa siz bu yapıyı uzun süre ayakta tutamazsınız. Temel tezlerinizin çöktüğü yerde sadece para gücüyle ayakta duramayacağınızı da anlamak zorundasınız. Bu çarkın farkına varan herkes sizden birer birer yüz çevirmeye başlayacaktır.

Artık hepimiz biliyor ve görüyoru ki; Neo- Nurcu hareketin Türkiye ve dünya sorunlarına herhangi bir çözüm önermesi mümkün değildir. Onlara umut bağlayanlara da diyebilirim ki; tuttuğunuz dal elinizde kalacaktır. Kaldı ki Türkiye'de en katı, en dar ve en sığ olarak bilinen bir cemaati dünyaya ılımlı İslam diye pazarlamaya kalkışmak işin traji komik bir tarafıdır.

Risale-i Nur neden çökmeye mahkumdur?
Bir kere Risale şakirtleri içe kapalı bir örgütlenme içinde oldukları için dışa açılmaya çalıştıkça aynaya bakma ihtiyacı hissediyorlar. Her aynaya baktıkça bu hallleriyle İslam için bir çıkış üretemeyeceklerinin de farkına varıyorlar. Tekparti döneminin baskıcı uygulamaları karşısında muhalif bir dil ile beslenen bu cemaat bu günkü demokrasi zemininde o eski muhalif damarı kaybetti. Demokratik meşvereti bir kenara bırakıp bir abiler saltanatına dönüştüğü için de kendi hakimiyet alanlarında belki de istemeyerek de olsa anlamsız uygulamalara imza attılar. Cemaatin girdiği toprakları akıl terketti. Emperyalist ve Amerikancı politikalarla uzun yıllardan beri paralel bir görüntü vermeleri de artık mızrağın çuvala sığmadığının işaretlerini vermektedir.

Bu noktadan sonra neler yapılmalı sorusunu soran arkadaşlarımıza İslam'ın sosyal, siyasal ve ekonomik taleplerini dillendirecek gerçek manada İslam'ı temsil edebilecek bir zihni örgütlenmeye ihtiyacımız var diyorum.

İdare-i maslahat artık Müslümanların sorunlarını çözmek yerine daha da çözümsüzlüğün içine batırıp bırakmaktadır. Tereddüt eder cemaati karşımıza almayalım dersek, her fırsatta belden aşağı ve arkadan vurmaya devam etmeyeceklerine dair hiç kimse bir garanti veremez. Onun için yeni bir dünya kurmak istiyorsak ayağımıza dolanan bu türden balonlara toplu iğne batırmak zorundayız....

Umut BULUT-Marmara Haber

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.