.

.

E-posta Yazdır PDF

İslâm dünyasıyla alay ediyorlar....

 

islm-dunyasiyla-alay-.jpgDanimarka'nın küstah eski Başbakanı Rasmussen'in NATO Genel Sekreteri olması iyice şımarttı.

NATO'nun küstah yeni Genel Sekteri Rasmussen boş durmuyor. İstanbul'da katıldığı Medeniyetler İttifakı programından sonra ülkesine dönen iki yüzlü politikacı, iç politikaya yönelik açıklamalarında Türkiye'yi yerden yere vurdu.  İstanbul'da yaptığı konuşmada 'Taşı gediğine koydum' diyerek Türkiye'ye hakaretler yağdıran Rasmussen diğer yandan da Erdoğan ile ilişkilerinin iyi olduğunu söylemesi manidar bulundu.  Türkiye'nin Karikatür Krizi ve Roj TV'yi gerekçe göstererek NATO Genel Sekreterliği'ne karşı çıktığı Danimarka Başbakanı Rasmussen NATO Genel Sekreteri olduktan sonra ilk ziyaretini Medeniyetler İttifakı programı için İstanbul'a yapmıştı.  İslam dünyasından özür dilemesi beklenen Rasmussen ittifak programında ne özür diledi, ne de barışçıl açıklamalarda bulundu. Bütün eleştirilere rağmen 2006 yılında yaşanan Karikatür Krizi'ndeki tavrının hala sürdürdüğünü de söylemesi ilginç bulundu.

Danimarka'da taviz verdiği yönünde eleştirilere maruz kalan iki yüzlü AB'li, yaptığı açıklamada, konuşmasını çok dikkatle hazırladığının altını çizdi. Yaptığı konuşmada taşı gediğine koyduğunu söyleyerek hakarete varan açıklamalarda bulunan Rasmussen'in hakaretlere varan konuşması şöyle: "Yaptığım konuşmada taşı gediğine koydum. 2006 Karikatür Krizi sırasında hangi açıklamaları yaptımsa aynı doğrultuda bir konuşma yaptım. Konuşmamı beğenenler daha çok oldu. Anladım ki, Türkiye'de insanlar ve Müslüman dünyası söylediklerimi benim ağzımdan duymak istediler. Söylediklerimi değişik şekillerde anlamak mümkün. Aşağı yukarı söylediğim şekilde anlaşıldı. Bu nedenle Türkiye'de çok olumlu karşılandı ve ben aynı zamanda daha önce söylediklerimin arkasında durmuş oldum. Şunu saklamıyorum. NATO Genel Sekreteri olmayı isteyen biri olarak sorunu diplomatik bir şekilde çözdüm" demesi dikkat çekti.

Prof. Kırbaşoğlu: Rasmussen'in kin ve nefretinin ürünü

NATO'daki Rasmussen krizi ve karikatür küstahlığının yeniden alevlendirilmesini değerlendiren İlahiyatçı Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, "Söylenenler, düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemez. Burada insanların inanç esaslarına, onların saygı, canlarından çok sevdiği insana yönelik bir saldırı var. Bu açıkça bir tahrik, provokasyon veya Rasmussen'in kendi kişisel kin ve nefretinin biri ürünü olarak görmek lazım" dedi. Bu olaydan ders çıkarmak gerektiğini belirten Kırbaşoğlu, " Batının maskesi bir defa daha düşmüştür. Çünkü batı, İslam ülkeleriyle ilgili her konuda sömürgeci, aşağılayıcı, emperyalist alt bir tür olarak bakıyor. Batı, bu psikolojik hastalıktan kurtulamamıştır.  Dolayısıyla AB'ye girmek için hırslı olanların bu noktayı bir kere daha düşünmesi gerekir" diye konuştu. Özellikle Fransa'da Sarkozy ve Almanya'da ise Merkel'in İslam ülkesi olan Türkiye'ye karşı tutumlarını Rasmussen üzerinden gerçekleştirdiklerini belirten Kırbaşoğlu, "Bu da Medeniyetler ittifakının batının bir palavrası olduğunu, batının emperyalist emellerinden vazgeçmediğini göstermektedir.  Hepsinden önemlisi, İslam'ın ve Müslümanların üzerine gidilmesinin tek bir sebebi var: Yeryüzündeki küresel hegemonların hedeflerine ulaşmasını engelleyen en büyük direnç noktası İslam dünyası" şeklinde konuştu.

Karikatürler yine sahnede

Rasmussen'in Başbakanı olduğu Danimarka'da yeni bir skandala daha imza atılmaktan geri durulmuyor. Üç yıl önce Hz. Peygamber'e (SAV) hakaret edercesine çizilen karikatürler ile krize neden olan ülkede aynı karikatürler tekrar sahneye çıktı. Küstah karikatürist geçen hafta yaptığı açıklamada, hiç kimseden korkmadığını söyledikten sonra karikatürlerinin satılmasına izin verdiği ortaya çıktı. Danimarka Özgür Basın Derneği, yaptığı açıklamada, bin adet kopyanın her birini, karikatürist Kurt Westergaerd'in imzasıyla 1400 Danimarka Kronu'na satışa çıkardıklarını bildirdi.

"Nasıl kandırdık!" tavrı

NATO'nun küstah yeni Genel Sekreteri Rasmussen boş durmuyor. İstanbul'da katıldığı Medeniyetler İttifakı programından sonra ülkesine dönen iki yüzlü politikacı, iç politikaya yönelik açıklamalarında Türkiye'yi yerden yere vurdu. İstanbul'da yaptığı konuşmada 'Taşı gediğine koydum' diyerek Türkiye'ye hakaretler yağdıran Rasmussen'in diğer yandan da Erdoğan ile ilişkilerinin iyi olduğunu söylemesi manidar bulundu.

Rasmussen'in kini

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Demircan, Rasmussen'in açıklamalarına tepki göstererek, hakaretin ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesinin söz konusu olmadığını ifade etti. İlahiyatçı Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu ise, "Burada insanların inanç esaslarına, onların saygı, canlarından çok sevdiği insana yönelik bir saldırı var. Bunu açıkça bir tahrik, provokasyon veya Rasmussen'in kendi kişisel kin ve nefretinin biri ürünü olarak görmek lazım" dedi.

Demircan: Türkiye zararlı çıktı

Öte yandan bu konuya ilişkin tepkiler de gelmeye başladı. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Demircan, Rasmussen'in açıklamalarına tepki göstererek, hakaretin ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesinin söz konusu olmadığını ifade etti. NATO ülkelerinin Rasmussen'i bu göreve aday göstermesinin bile söz konusu olmaması gerektiğini kaydeden Demircan, "Türkiye'nin bu tavrı doğru ve yerinde bir adım. Ancak maalesef Başbakan IMF ve Davos'ta olduğu gibi burada da geri adım atmıştır. NATO Genel Sekreterliği için birden fazla hata yapmıştır. Bu hatalardan ilki NATO üye ülkeleri gerekli istişareleri önceden yapmış ancak bundan Türkiye'nin haberi yok. Buna Türkiye itiraz ettiyse de kabul etmek zorunda kaldı" dedi.

Fransa'ya onay gizlendi

Rasmussen Krizinde başka şeylerin gözden kaçırıldığını da sözlerine ekleyen Demircan, Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönmesinin sessiz sedasız Türkiye'nin kabul ettiğini kaydetti. Demircan, "Bilindiği gibi Fransa Türkiye'nin AB konusundaki karşıtlığında taviz vermemektedir ve bunu sürdürmektedir. Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönmesi Türkiye'nin onayına bağlıdır. Türkiye'ye karşı olan tavrında en ufak bir değişiklik yapmayan Fransa'ya karşı yapılan bu sessiz sedasız verilen onay önemlidir. Bu da tüm kamuoyunda Rasmussen Krizi ile saklanmış ve adeta gizlenmiş oldu" diye konuştu.

Hedefleri İslâm dünyası

Hükümetler ve İslam dünyası yöneticilerinin ABD ve AB ile işbirlikçi bir tavır sergilese de toplumların ABD'nin ve Avrupa'nın emperyalist politikalarına, küresel kapitalizme, zulümlere, işkencelere büyük bir nefretle karşı çıktığını vurgulayan Kırbaşoğlu, "Afganistan'da, Irak'ta ABD'nin başarısızlıkların verdiği bir hırçınlık da var. Dolayısıyla, karikatür gibi şeyler bahane. Önemli olan İslam dünyasına karşı tavır sergilemek. Bütün bunlar bu coğrafyada, İslam dünyasının bir öncü olmaya hazır olması gerektiğini gösteriyor" diye konuştu.  Türkiye'nin Rasmussen'in seçilmesine yönelik itirazının iç politikaya dönük bir atraksiyon olarak değerlendiren Kırbaşoğlu, "Yapılan bu itiraz hem bizim iç politikada oya tahvil edilmesi hedefine hem de Rasmusses'in işine yaradı.  Davos, Obama vs gibi şovlar dizisinin bir devamı. Türkiye'de atılan bu tür adımlar söylem düzeyindedir. Asıl önemli olan icraattır. İcraata bakıldığı zaman Davos'taki söylemin tam tersi adımların atıldığını, İsraille ilişkilerin askıya almak söyle dursun sıkılaştığını görüyoruz"

EDİTÖR:

Resimdeki keyiflerine diyecek yok, ama bunun sonu acı acı çıkar.....

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.