.

.

E-posta Yazdır PDF

Bazı Nurcu kardeşlerimize zaruri bir açıklama...

izah.jpgALİ EREN'DEN  AÇIKLAMA

   Ehli Sünnet inancına sahip her hassas Müslüman gibi, ben de bu inanca, ters gördüğüm tavırlara gücümün yettiği kadar karşı çıkmaya çalışıyorum. Bu cümleden olmak üzere, Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü faaliyetlerini yanlış buluyor ve zaman zaman tenkit ediyorum. Dinlerarası Diyalog faaliyetlerini yürütenler, bunu Risale-i Nurlara dayandırdıkları halde onları, -benim gibi- Nurcu kardeşlerimizin büyük çoğunluğu da tenkit ediyor. Tenkitle de kalmayıp, `Onlar Nurcu değil` diyorlar. Onun için, Diyalog faaliyetlerindeki yanlışları tenkit ederken, bunu yapanların Nurcu olduklarını yazmamaya dikkat edegelmişimdir. Buna rağmen, o tür yazılarımdan alınan ve internet ve telefonla, `Bu, Nurcuları tenkit gibi oluyor; oysa biz o faaliyetler içinde değiliz` diyen bazı Nurcu kardeşlerimiz oldu. İnternet veya telefonla bana ulaşanların hiçbirini cevapsız bırakmadım. Kendileriyle teker teker ve uzun uzun ilgilendim ve Allah`ın izniyle alınanların alınganlıkları kalktı, tenkit edenler de tenkitlerinden vazgeçtiler. Ve neredeyse hepsiyle de işin sonunu tatlıya bağladık.

    Bu zatlardan birisi de yaşlı Nurculardan İzmirli muhterem Muhiddin Naralan`dır. Kendisine hürmet eder, dua beklerim. Çok az da olsa, anlaşamadıklarımız da var. Bu zatlar, her şeyi gözlerinin önüne serdiğim veya sereceğimi söylediğim halde, nafile. Bunlardan, İstanbul`da ikamet edenlere, `Kabul etmediğiniz meselelerin belgelerini göstereyim, gözlerinizle görün` dediğim halde, görmek bile istemiyorlar. `Siz bana gelmeyin; zararı yok, ben size geleyim` desem de kabul edemiyorlar. Peki bu ne! Onların yerinde ben olsam, `Şu adama gideyim de yalanını yüzüne bir vurayım` der, onu yazdığına yazacağına pişman eder, bir daha öyle şeyler yazamayacak hale getirirdim. 23 Haziran`da Milli Gazete`den bir iktibas yapmış, bu yazıdan hiç çıkarma yapmadan olduğu gibi almıştım. Hıristiyan olan iki kişiden bahseden yazıda şöyle bir ifade vardı: `Nurculuktan başpapazlığa geçti.` Bir Nurcu kardeşimizin yazdığına göre, bazı Nurcu kardeşlerimiz bu cümleden alınmışlar. `Nurcular insanları Hıristiyan yapıyor öyle mi!` diyorlar. Bi kere o ifade bana ait değildi. İktibas ettiğim yazıdaydı, ama farketmez. İşin doğrusu, o kelimelerden bu mananın çıkmayacağıdır. Bir adam hakkında; `Müslümandı, Hıristiyan oldu` desek, `Müslümanlar insanları Hıristiyan yapıyor` demiş olmadığımız gibi, `Nurculuktan papazlığa geçti` deyince de, `Nurcular insanları Hıristiyan yapıyor` demiş olmayız. Buna rağmen, Ehl-i Sünnet Nurcu kardeşlerimizi bilmeden üzmüşsek, özür dilemeyi bir borç biliriz. Üzüntüye sebep olan yazımızda, El-Cihad ve Rumuzul Kur`an gibi, Risale-i Nur`u esas alan eserlerden bahsetmiş ve `Bu eserleri bilhassa Risale-i Nur mensupları okumalıdır` tavsiyesinde bulunmuştuk. Kardeşlerimizin bu satırları okuyup okumadıklarını merak ediyorum. Bi kere ortada Müslümanken Hıristiyan olanlar var. Bir kişi bile olsa, bu çok mühim. Çünkü, sonu ebedi cehennem azabı. Esas, bu mesele karşısında harekete geçmek lazım değil midir?.. Bir Müslüman, din kardeşinin İslamı bırakıp Hıristiyan olmasına üzülmüyor da, daha basit noktalara takılıp tenkide yöneliyorsa, -kusura bakılmasın- benim bunu aklım almıyor. Değerli okuyucular, Kur`an gibi, Allah`ın gönderdiği İncil de aslında tek çeşittir. Buna rağmen Diyalogcular ne yapıyorlar?

a) Bozulduğu için birbirine uymayan 4 ayrı İncil`i de Kur`an`ın seviyesine getiriyor ve İncillerle Kur`an`ın kaynağının aynı olduğunu söylüyorlar.

b) Üç Allah inancına sahip olan Hıristiyanların, -haşa- Hz. İbrahim`in dinine mensup olduğunu söylüyorlar. (Tabii ki Yahudileri de aynı kategoride görüyorlar.) c) Peygamberimiz`e iftira atmaktan çekinmiyor. `Bir kimse bana da inanmasa cennete gider` dediğini yazabiliyorlar.

d) Bir yaratıcının varlığını kabul eden Zerdüşti ve Budistlerin bile cennete gireceğini söylüyorlar. Değerli okuyucular, bizim bir-iki kelimemize alınganlık gösterip de, İslam inancına taban tabana zıt bu sözlere sessiz kalan bazı kardeşlerimize ne demeli? Tabii ki sessiz kalanlar için söylüyorum. Okuyan, gören, dinleyen bir kimse olarak söylüyorum. Diyalog, ne karşılıklı konuşmak, ne de İslamı anlatmaktır. İslam`dan taviz üstüne taviz vermektir. Aksini iddia eden varsa buyursun. Bu toplantılarda neler olduğunu bilmeyenler de bize lütfen bilmeden itiraz etmesinler. Gidip görsünler de, ölçüleri Ehl-i Sünnetse, gözleri faltaşı gibi açılsın.

                                                                      Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız

 

Editör:

Diyalogçuların işlerinin verdiği zararı göremeyenler, onların da kendi cemaatlerinden olduğunu zannedenler, aslında çok yanılmaktadırlar. İlerde kendi cemaatlerini ve üstadlarını kullandıklarını anlayacaklar ama dostlukların fayda vermediği günde bu pişmanlık da fayda vermeyecek. Allahu teala bizleri ehli sünnetten ve dostlarından ayırmasın. Ehli kitabın, müşriklerin ve ehli bid'atın şerrinden tüm kardeşlerimizi muhafaza eylesin. Amin!

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.