Hazreti Ali’nin r.a. İslama Daveti:
—Yarın bu sancağı birisine vereceğim. Allah fethi onun eliyle gerçekleştirecek. O, Allah ve Resulünü seviyor, Allah ve Resulü de onu seviyor. dedi.
-“Ali b. Ebu Talib nerede?” diye sordu.
-“ya Rasulallah O gözlerinden rahatsız” dediler.
Hz. Peygamber O’na adam gönderdi. Ali r.a. geldi, Allahın Resulü gözlerine tükürüğünü sürdü ve dua etti. Sanki biraz önce göz ağrısı çeken kendisi değilmiş gibi iyileşmişti. Sancağı ona verdi. Ali radıyellahu anh:
-“acele etme, onların bulunduğu yere varırsın, sonra İslama davet edersin. Orada onlara Allahın emirlerini bildirirsin. Allaha yemin ederim ki senin vasıtanla Allahın bir kimseye hidayet etmesi, binlerce kırmızı devenin senin olmasından daha hayırlıdır.” buyurdu. (Buhari, Müslim, 2/279)
—Ya Ebe-l Hakem, haydi Allaha ve resulüne gel, seni Allaha imana davet ediyorum.” Buyurdu. Ebu cehil ise:
-“Ya Muhammed, ilahlarımızı kötülemeye son verecekmisin? sen sadece kendinin tebliğ ettiğine şehadet etmemizi mi istiyorsun? İşte biz de, senin bizim ilahlarımıza iman etmeni istiyoruz. Allah’a yemin ederim ki, söylediklerinin hak olduğunu bilsem, sana uyarım.” dedi.
-“peygamberde bizdendir” diyor. “orayı bırakıp bu tarafa gelemem” dedi. (Beyhakî, el-Hidaye, 3/64, Kenzul Ummal, 7/129)
-“Şu bir gerçektir ki, Ensarı sevmeyen, onların haklı olduklarını itiraf etmeyen mü’min değildir. andolsun ki onlar, tayların itina ile yetiştirildiği gibi, kılıçları ile, dilleri ile ve canlarını feda ederek, İslamın büyük imkanlar içinde gelişmesini sağladılar. Allahın resulü panayırlara çıkar, kabileleri İslama davet ederdi. Hiç kimse ona cevap vermez, onun davetini kabul etmezdi. Mecenne, Ukaz, Mina panayırlarında konaklayan kabilelere geliyordu.
Hatta bazı kabilelerden şöyle diyenler bile oldu: bize gelip gitmekten usanmadın mı?.. Kendisinin peygamber olduğunu sık sık açıklamıştı. Allah Ensar’dan bu kabileyi İslama davet etmesini istedi. Allah Resulüde islamı onlara anlattı. Hemen kabul ettiler. Onu bağırlarına bastılar. Ona yardım ettiler, karşılık gözetmediler. Allah onları hayırla mükâfatlandırdı.
Biz hicret ederek onlarının yanına gelerek, yüklerimizi indirmiştik. Gözümüzün önünde kur’a çekerek mallarımızı paylaşacak kadar cimri ve hırslı idiler. Sonra o kadar cömert oldular ki, biz gönüllerinin rızaları ile onların mallarından daha çok istifade ettik. Ayrıca, peygamber ve Müslümanlar için canlarını feda ettiler. (ed-Delail, 105)
< Önceki | Sonraki > |
---|