.

.

E-posta Yazdır PDF

Padişaha dua edeptir!


tahtb_1.jpgMahmud Efendi k.s. ‘nun, Risale-i Kudsiyye tercümesinden, idareciler hakkında şu mâlumatları aktarıyoruz, Mevla teala böyle idareciler nasib eylesin.

 

Yüce olan Nakşibendi tarikatının Halidiyye kolunda zamanın padişahına dua etmek adaptandır.

Mustafa İsmet Garibullah Hazretleri bu beyitlerinde de bunu anlatmaktadır.

“Duay-ı padişahla cümle ihvan,

Olurlar hep mudavim leyl-u rûzan.”

“Bütün ihvanlar gecelerde ve gündüzlerde hep padişaha duaya devam ederler.”

“Gönülle yardım et Hakkâ gidelim, Cemali bâ kemâle seyr idelim.”

Padişahın din-i mübin-i islamı koruması çok önemli bir meseledir. Bu kolay bir iş değildir. Asr-ı saadette Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir gece dışarı çıktı,

sokaklardan geçerken her ev den arı vızıltısı gibi Kur’an sesleri geliyordu.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Musa Eş’ari’nin (radıyellahu anhu) evinin önüne geldiği zaman onun, Kur’an-ı Kerim’i tecvidli ve makamlı bir şekilde okuduğunu duydu ve onu sonuna kadar dinledi. Sabah olunca Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Musa’ya (radıyellahu anhu) hitaben buyurdular ki: “Ey Ebu Musa! Elbette sana Davud aleyhisselamın sesi gib ses verildi.”

Davud aleyhisselam Zebur okurken kuşlar baş ucunda, diğer mahlukat etrafında toplanıp onu dinlerdilerdi.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem daha sonra sahabe-i kirama dönerek “Dün gece dışarı çıktım. Evlerden arı vızıltısı gibi Kur’an-ı Kerim sesleri geliyordu. Ebu Musa’nın evinin önüne gelince onu dinlemeden geçemedim.” Buyurdu. Bunun üzerine Ebu Musa radıyellahu anhu “Ya Resulellah! Senin dinlediğini bilseydim, daha dikatli okurdum, dedi.

İşte hakiki padişah!

Hazreti Ömer’de (radıyellahu anhu) Emiru-l Mü’minin iken geceleri gezip dolaşır, insanlara bekçilik yaparak halkın emniyetini sağlardı. Bir gece yine ibni Mes’ud (radıyellahu anhu) ile beraber böyle gezerken bir evden şarkı sesi geldiğini duydu. Kapının arasından bakınca yaşlı bir adamın içki içtiğini, bir cariyenin de ona şarkı söylediğini gördü.

Hazreti Ömer derhal hiddetlenerek pencereden içeri girdi ve o adama “Senin gibi birine bu hal yakışırmı?” dedi.

Adam ayağa kalktı ve Hazreti Ömer’e dönerek “Ya Emirel Mü’minin! Allah aşkına beni dinlemeden hüküm verme” dedi.

Hazreti Ömer de söyle dedi.

Adam o zaman “Ben Allah’a bir yerde asi olduysam, sen üç yerde asi oldun” dedi.

Hazreti Ömer “Nedir onlar?” diye sorunca:

Birincisi: Mevla teala Hazretleri “Kusurları araştırmayınız” buyurdu, sen ise benim halimi araştırdın.

İkincisi: Cenabı Hak: “İyilik evlere arka taraflarından gelmeniz değildir. Lakin iyilik muttaki olanların iyiliğidir. Evlere kapılarından giriniz.”  Buyurdu. Sen ise böyle yapmadın.

Üçüncüsü: Mevla teala Hazretleri: “Kendi evlerinizden başka evlere müsaade istemeden ve sahiplerine selam vermeden girmeyiniz.”  Buyurdu. Sen ise izinsiz olarak selam vermeden girdin.

Gazablandığı zaman Hazreti Ömer’i dağlar durduamazdı. Ama yukardaki ayeti kerimeler kendisine okununca Hazreti Ömer: “Doğru söyledin. Beni affedermisin?” dedi. Adam da “Seni Allah affetsin” diye cevap verdi.

Hazreti Ömer ağlayarak dışarı çıktı. Giderken “Allah Ömer’i affetmezse hali ne olur?” diyordu.

İşte milletin başına böyle müslüman idareciler lazımdır. Eğer böyle idareciler olmazsa çalgı çalınır, televizyondan kötü şeyler seyredilir, çıplak da gezilir, içki de içilir, kumar da oynanır, her şey yapılır. Gavur gibi yaşanır.

Milyarları olan bir kimse de 50 binlira zekat vermiş “Ben zekatımı verdim” diyor. O zekat vermedi demektir. Malının kırkda birini vermesi lazım ki zekatını tam vermiş sayılsın.

Müslüman idareciler lazım, zenginlerden zekatlarını tam alarak fakirlere versinler ki, dünya düzene kavuşsun. Bundan dolayı Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hazreti Muaz’ı (radıyellahu anhu) Yemen’e vali tayin ederek gönderirken: “Zenginlerinden al, fakirlerine ver.” Buyurdu.

Müslüman idareci ile din tamamlanır. Ancak ozaman Kur’an okunur, tefsir, hadis

 Fıkıh, arapça, akaid, tasavvuf okunur. Gereği üzere amel edilir, doğru fetva verilir. Büyük adamlar bu şekilde yetişir.

Valiler, hakimler, komutanlar, kaymakamlar bunların içerisinden seçilir, ibadetlere dikkat edilir, nikahlar, talaklar, vekaletler, kefaletler, alış-verişler gib bütün muamelat, insanların işlemiş olduğu suçların cezasıolan bütün ukubat, Kur’anın ahkamına uygun olarak yerine getirilir.

Mesela zinanın cezası, evliyse recm olunmaktır (taşlanmaktır.) Zina eden kişi şehrin ortasında bir çukura yarıya kadar gömülür, şehrin büyükleri toplanır, o şahsa muayyen büyüklükte taş atarak öldürürler. Zina ne kadar ağır bir suçtur ki, cezası da ağır oluyor.

İçki içene 80 sopa, iftira atana yine 80 sopa, zina yapan bekarsa 100 sopa vurulur. Hırsızlık yapanın eli kesilir, tekrar yaparsa ayağı kesilir. Böylece bir daha yapamaz milet de kurtulur.

Bu uygulamalar olduğu vakit dünya cennet gibi olur. Çalışan insanların ibadetlerini yerine getirebilmeleri, namaz için cemaate iştirak edebilmeleri, bunlar hep idarecilerin işidir.

Geçmişte bu idareciler sayesindedir ki, batıda Viyana kapılarına, kuzeyde Kırım’a, güneyde Afrika’ya kadar dayanmıştık. Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Hicaz hep bizdeydi.

Şimdi ise ne acıdırki bu imparatorluğun torunları, onları o duruma yükselten islam dinini inkara yelteniyorlar, dinimizi çağ dışı kabul ediyorlar.

Kur’anı Kerimi çağdışı kabul edenlerin kendileri çağ dışı olduklar farkında değiller. Halbuki Allahu teala onları ahırette rezil rüsvay edecek.

Bu gün müslümana düşen nedir? Onu koydukları makamda, vali de hakim de komutan da yapmasalar yine de islami ilimleri okumaktır. Hatta onu temizlik işçisi bile yapmasalar yine de islami ilimleri okumalıdır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne buyuruyor:

“Alimler, peygamberlerin varisleridir.”

Peygamberin varisi olmaktan daha büyük ne olabilir?

Bu ilme çok dikkat edelim. Bizi yaratan Rabbimiz bizi aç bırakmaz. Melek tabiatlı insanların kıblesi Sidretül Müntehadır, abdul butunların kıblesi sofradır, ondan sonra heladır. Biz açtan ölsek te, susuzluktan ölsekte, dışarda kalsakta Kur’andan ayrılmayız, Allahın izniyle söylüyoruz. Para getirmiyor diye Kur’ana bakmıyorlar. Kur’an okumayan delidir. Onlar delirdiyse biz delirmiyelim. Kur’ana bakmayan, Kur’anı bileni öne koymayan delidir. Bu iş çok ince noktadır, delilerle bizim işimiz yok. Hadisi şerifte buyruldu:

“Kim Allah için ilim taleb ederse, mevla teala onun rızkına ummadığı yerden kefil olur.”

                                                              (Risale-i Kudsiyye Tercümesi, cilt: 1 sahife: 55-58 den.)

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.