.

.

E-posta Yazdır PDF

ALİMLERİN SÖZÜNÜ KABUL ETMEYENLERE REDDİYE - 1

ayas.jpg

 

<<<Değerli Hocam! Ben, hiçbir alimin sözünün delil olmayacağını söylüyorum. "
Malumunuz üzere, alim denilen kişilerin tamamı insandır ve birer beşerdir. Hata yapma ihtimalleri vardır. >>>


Yukarki sözü söyleyen kişi -Mehmet Dağdelen- kendinin edille-i erbaaya tabi olduğunu söylemişti. Şimdi Allahın izniyle edille-i erbaadan olan bir takım delillerle alimlerin konumunu, ümmet için ne kadar önemli olduklarını, onların sözünün değerini tabi olunup olunmamasının neticelerini incele meye gayret edeceğiz...Muvaffakıyyetimiz Yüce Rabbimizdendir.
Euzü billah, bismillah, yüce Allahımız kitabında şöyle buyuruyor:

 

"Allaha, Resulüne ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin...."  (Nisa:59)

Bu ayetin tefsirinde kurtubide şu açıklama var:

Ululemrin Kimliği:

Câbir b. Abdullah ile Mücahid der ki: "Emir sahipleri (ululemr)" denilen kimseler, Kur'ân ve ilim ehli olan kimselerdir. Mâlik (Allahın rahmeti üzeri­ne olsun) in tercihi de budur. ed-Dahhak'ın şu sözü de buna yakındır: Yü­ce Allah bununla, fukahayı ve din alimlerini kastetmektedir. Mücahid'den, burda sözü geçenlerin, özel olarak Peygamber (sav)'ın ashabı olduğunu söylediği nakledilmiştir.


Semerkandi Tefsiri:
îslâm bilginleri ulû'l-emir mevzuunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir Belli başlıcaları ise şunlardır: lmâm-ı Kelbî ile imam- Mukatil, ulû'l-emrin ordu komutanları olduğunu söylemiştir, lmâm-ı Dahhâk ise, din bilginleri ve fakihlerdir demiştir.

Büyük Kuran tefsiri:
Tefsir âlimlerinden bâzıları «Ululemr»den maksat, din bilginleri­dir, dediler. Çünkü Cenab-ı Hak, başka bir âyette bu tabiri din bilgin­leri için kullanarak buyurmuştur: «Eğer onu Rasulüllah'a ve kendile­rinden olan ululemr'e götürsey diler, muhakkak ki, onlardan istinbat edebilenler onu bilecekti...» (En-Nisa: 83).

 ulul emriden idareciler kasdedilmiştir itirazına karşı Fahruddin Razi'nin açıklaması:

Bu sorulara şu şekilde cevap verilir: Sahabe ve Tabiînden bir cemaatin, Hak Teâlâ'nın, 'Ve sizden olan emir sahiplerine de... "sözünü, "alimler" anlamına hamletmiş olduklarında hiçbir şüphe yoktur. Binâenaleyh biz, bundan murad, "Ehl-i hail ve'l-akd" kimselerden olan alimlerdir." dediğimizde, bu görüş, ümmetin görüşlerinin dışında olan bir görüş olmaz. Aksine bu, onların görüşlerinden birisini tercih ve o görüşü kesin bir delille tashih olmuş olur. İşte böylece, birinci sual bertaraf edilmiş olur.

Nisa 83 ayeti kerime:
«Eğer onu Rasulüllah'a ve kendile­rinden olan ululemr'e götür seydiler, muhakkak ki, onlardan istinbat edebilenler onu bilecekti...» (En-Nisa: 83).

Kurtubi:

"Halbuki bunu Rasûlüne veya içlerinden emir sahiplerine döndürmüş olsalardı" yani, Peygamber (sav)!ın kendisi, yahut emir sahipleri olan kim­seler bunu söyleyip açıklayıncaya kadar kendileri bunu dillerine dolayıp açık­lamamış olsalardı...

Emir sahipleri; el-Hasen, Katade ve başkalanndan, ilim ve fıkıh sahibi kim­selerdir diye nakledilmiştir.

TEfsirul Hadis:

2- Onların üzerine böyle bir durumda meseleyi Nebi (s)'ye veya kendilerindeki ilim sahibi kişilere götürmeleri ve onların bu mesele hakkında maslahata göre vereceği ka­rarları beklemelerinin gerekliliği beyan edilmektedir.

 

Bu açıklamalar tefsir tercümeleri sitesinde ilgili ayetlerde daha teferruatıyla mevcuttur.

Bunların özü, işi bilen allimlerin sözünün Allah katında değerli ve itibar edilir olduğudur. Onların sözü yabana atılmaz. onların sözü varken sonra gelenler ona muhalif bir şey söylemeye cesaret edemezler, zaten mezhebler de böyle olmuş ve asırlarca devam eden ilim silsilesiyle mezheblerin teferruatı yerleşmiştir.

Alimlerin sözünün delil olmayacağını iddia etmek, aslında icma ve kıyası da inkar demektir. O halde dört delili kabul ediyorum demekle aslında kabul edilmediği anlaşılmış oldu, yani şartlı kabulleri var, kendi takip ettiği alimlerin sözü onlar için delildir, başka alimler delil olmaz. Bu dediğimizi şu ifadeleri de ortaya koyar: <<Hocaları kendilerine selef alimlerinin şu sözünü söylermiş: Alimlerin sözü delil olmaz, delillendirmeye muhtaçtır>> gibi...

Bu tavsiyenin asıl hedefi, talebelerin zihninde yerleşmiş mezheb imamlarının müçtehitlerin sözlerinin itiraz edilmezliği anlayışını değiştirerek onların da sıradan bir insan gibi olduklarını, hata yapabileceklerini, beşer olduklarını kafalarına sokmak, böylece yeni müçtehitleri -müçtehit taslaklarını- yetiştirmek ve islam alemine yeni bir yön vermektir.

Bu dar anlayışın ve zararlı cereyanın evvelden beri sinsi sinsi devam ettiği ve şimdilerde artık meydanı boş bulup iyice ayyuka çıktığı herkesçe malumdur. Ancak Allahu teala her yüz yıl başında bir müceddid gönderip dinini muhafaza eder, sokulan bid'atleri ve saptırmaları def ederek dinini muhafaza eder....

Vakit buldukça devam edeceğiz.....

 

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.