41. MADDE:
Manası: Âdete itibar,
muttarit (sürekli olunca) veya galib(genel) oluncadır.(1)
Düğünde cehiz hazırlanmasında sürekli galib olan âdete riâyet edilir, bundan
fazlasına değil.
Âdetin itibarında hüküm verilecek hâdisenin, âdetin cereyanı zamanında mevcut
olması gerekir, daha sonra ortaya çıkan bir örf ve adet olmamalıdır.
Misal: Nevisi(çeşidi) tayin edilmeksizin (sadece yüz demekle) yapılan satış
muamelesinde, verilmesi gereken paranın o sıra tedavülde olan ve rayiç olarak
kullanılandan olması gerekir.
(1)-Kaidenin
arapça metni: اِنَّمَا تُعْتَبَرُ الْعَادَةُ
اِذَا اطَّرَدَ اَوْ غَلَبَ
42. MADDE:
اَلْعِبْرَةُ لِلْغَالِبِ الشَّايِعِ
لاَ لِلنَّادِرِ
Manası:İtibar, gâlib ve
yaygın olanadır, nadir olana değil.
Şayi’: İnsanlar tarafından malum olan ve aralarında yaygın olan bir iş
demektir.
Misal: Yitik bir kişinin 90 yaşında olması sebebiyle öldüğüne hükmetmek,
insanlar arasında yaygın olan ekserde kişi 90 yaşından fazla yaşamadığı hükmüne
dayandırılmasıdır; her ne kadar bazı kişiler 90 yaşından fazla yaşasalar da;
fakat bu nadirdir, buna hüküm dayandırılmaz. Bilakis örfte yaygın olan 90
yaşına itibar edilerek öldüğüne hükmedilir ve malı varisleri ara-sında taksim
edilir.
On beş yaşına gelen gencin buluğa erdiğine hükmedilmesi de böyle yaygın olan
kanaata göredir; her ne kadar bazı gençler on yedi veya on sekiz yaşında baliğ
olsa da; zira bu nadirdir.
Erkek çocuğun bakımının yedi yaş, kız çocuğunun dokuz yaş olması da galib olan
yaygın hükme göredir. Zira erkek çocuğun bakıma olan ihtiyaçtan kurtulması yedi
yaşında olur, kız çocuğun müştehat (şehvet uyandırması) çağına ulaşması, dokuz
yaşında olur. Terbiyenin noksanlığı veya iklimlerin değişmesiyle bu
hususlardaki farklılık nadir olduğundan ona itibar edilmez.
43. MADDE:
اَلْمَعْرُوفُ عُرْفًا كَالْمَشْرُوطِ
شَرْطًا
Manası:Örfte bilinen şey,
şart kılınmış gibidir.
Fıkıh kitablarında şöyle der: “Örf ile sabit olan, şer’i delille sabit
gibidir.” “Örfle sabit olan, nass ile sabit olan gibidir.”
Misaller: Bir kişi başkasının bir işini yapsa ve aralarında ücret konuşulmamış
olsa bakılır, eğer işi yapan âdette ücretle iş yapıyorsa, işi yaptıranın işi
yapana, âdet ve örfe göre misli ücret vermesi gerekir. Böyle değilse ücret
gerekmez.
Satış muamelesinde ücretin nevisi(çeşidi) belirtilmemişse, o beldede geçerli
olan ücret nevisinden (mesela ytl) verilmesi gerekir.
Satınaldığı ineğin süt vermediğini görse ve bu sebeble geri vermek istese
bakılır, eğer bu kişi et için satın alan kasab gibi biriyse geri verme hakkı
yoktur. Eğer sütünden faydalanmak için satın alan biriyse geri verme hakkı
vardır.
Bir kimse başkasının kiraya vermek için hazırladığı bir eve, izni olmaksızın
yerleşse, örfen misli ücreti vermesi gerekir; sanki oraya yerleşince şartları
kendine lazım getirmiş gibidir.
Otelde geceleyen, hamamda yıkanan kişilerin de ücret vermeleri gerekir, zira
âdet ve örf ücreti vermeyi gerektirir, her ne kadar konuşulmasa da.
Baba evlenen oğluna bazı ziynet eşyası (takılar) ve ev eşyası verse, düğünden
sonra onların emanet olduğunu iddia edip geri istese bakılır; eğer adet böyle
ise onlar geri verilir, değilse geri verilmez ve hibe sayılırlar.
Köy çobanı, hayvanları köyün çıkışında bırakıp ahırlarına göndermesi adet ise,
bu durumda yolda telef olanı ödemez; eğer herbir hayvanı kendi ahırına teslim
etmek adet ise bu durumda noksanlık ettiğinden dolayı telef olanı öder.
44. MADDE:
اَلْمَعْرُوفُ بَيْنَ التُّجَّارِ كَالْمَشْرُوطِ
بَيْنَهُمْ
Manası:Tüccarlar arasında
maruf olan şey, aralarında şart gibidir.
Bu kaide, evvelki kaide gibidir, ancak ticaretin önemine binaen ayrıca
zikredilmiştir.
Tüccarlar aralarında alış-veriş yapınca, belli ve örf olan hususları
zikretmezler. Mesela: Peşin veya veresiye olduğu zikredilmeden yapılan
satışlarda ücret peşin verilir. Ancak belli müddet veresiye satılması örf olan
yerlerde, mutlak olan satışlarda veresiye tahakkuk eder, peşin olması için
ayrıca zikredilmesi gerekir.
45. MADDE:
اَلتَّعْيِينُ بِالْعُرْفِ كَالتَّعْيِينِ
بِالنَّصِّ
Manası:Örf ile tayin, nass
ile tayin gibidir.
Bu kaideye göre bazı tafsilat vakı’ olur. Mesela: Birisi başkasına mutlak
olarak (her hangi bir şart olmaksızın) hayvanını ödünç verse, kiralayanın
alışılmışın dışında hayvana binmesi ve yük yüklemesi caiz olmaz. Hayvana demir
yüklese veya bozuk yolda seyrettirse ve bu husus alışılmışın dışında olsa,
hayvana verilen zararı öder.
Mutlak olarak satış için vekil olan kişi, tasarrufuyla müvekkiline zarar
veremez. Peşin olarak veya mutad olan bir müddetle satışı yapar, uzun müddetle
(veresiye) satamaz.
Kendisine süt veya et alması için birini vekil tayin etse, orada mutad olan
inek sütü ve etini kasdetmiş olur; vekilin başkasını alma hakkı yoktur.
< Önceki | Sonraki > |
---|