NİYET
Buhari şerifte ilk hadisi şerif,
niyet hakkındadır.
1
Hazreti Ömer’in r.a rivayetine göre
kendisi Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem den şöyle buyurduğunu
işitmiştir:
“Ameller ancak niyetlere göredir. Kişi için ancak niyet ettiği vardır. Kimin hicreti dünyaya olursa, ona isabet eder, veya kadına ise onu nikahlar. Kişinin hicreti, hicret ettiği şeyedir.” (Buhari:1/1)
عن عمر بن الخطاب رضي الله عنه على المنبر قال سمعت رسول الله صلى الله عليه
و سلم يقول ( إِنَّمَا اْلأَعْمَالُ بِالنِّيَاتِ وَ إِنَّمَا لِكُلِّ امْرِىءٍ مَا نَوَى فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ
إِلَى دُنْيَا يُصِيبُهَا أَوْ إِلَى امْرَأَةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ) - صحيح البخاري - 1 /
Hadisi şerifin iradına
(söylenmesine) sebeb olan olay:
Ümmül kays isimli bir müslüman
hanımı, mekkeli biri nikahlamak istemiş. Hanım kendisinin müslüman olduğunu ve
medine’ye hicret edeceğini söyler ve teklifini red eder. Adam daha sonra
Medine’ye hicret eder ve müslüman olup o hanımla nikahlanır.
Hadisi şeriften çıkartılan hükümler:
1- Üç mezheb imamı, bu hadisi şerifle
abdestte ve gusülde niyetin vacib (farz) olduğuna delil getirirler. Şöyle
derler: “Amellerin sahih olması ancak niyet iledir. Bu hükme bütün ameller
dahildir.”
Ebu Hanife, Ebu Yusuf, Muhammed ve
Züfer, abdest ve gusülde niyete ihtiyaç olmadığı görüşündedirler. Onlara göre
hadisi şerifin manası: “Amellerin kemali niyetledir. Amellerin sevabı
niyetledir.”
Zira şeriatta pek çok amel varki
niyetsiz hasıl olmaktadır. O halde amellere sevab verilmesi niyetle olur. Amel
sahih olursa sevab verilir, sevab olmazsa sahih olmaz demek değildir.
Bu zikrettiğimiz manayı vermek daha
uygun ve takdir edilen lafızların daha kısa olmasını gerektirir. Ayrıca “herkes
için niyet ettiği vardır” sözü de sevabı kasdetmektedir.
Şu hadisi şerifin lazfı, hakikatiyle
irade edilmez, zira nice ameller varki niyetsiz meydana gelir. Belki bu hadisi
şeriften murad hükmü ve üzerine terettüb eden eseridir.
Hüküm iki türlüdür: Biri ahırete
tealluk ederki o da sevab olup amellerde niyete ihtiyaç duyar. Diğer kötü
amellerde ise hüküm, günah olmasıdır.
Hükmün diğer nevisi dünya ile
alakalı olanıdır. Bu da caiz olması, fasit olması, mekruh veya kötü olmasıdır. Bu
iki nevi ihtilaflıdır. Birincisi amelin sadık ve halis olmasını gerektirir ki
ona sevab verilsin. Diğeri amelin sahih ve caiz olmasını gerektirir ki kabul
edilsin. Bu da şeriatta gerekli olan şartlar ve rukunlardır. Eğer bu şartlar
mevcut olursa amel kabul olur, değilse kabul olmaz. İsterse onda niyetin sadık
olması bulunsun veya bulunmasın.
O halde hadisi şerifin lafzı bu iki
manaya da ihtimalli olunca, her ikisini birden ifade etmediğinden, imamlar iki
türlü mana vermişler.
Şafii r.aleyh : Amellerin sıhhati
ancak niyetle olur, demiştir. Dolayısıyla abdest niyetsiz olmaz.
Ebu Hanife r.aleyh şöyle der: Amellerin
sevabı ancak niyetle olur. Zira sevabın hasıl olması için kasd ve niyet
lazımdır. Amellerin sıhhati için niyet şart değildir. Mesela alış-verişler,
nikah, hür etmek gibi.
Bunu takviye için şöyle denir: Ebu
Bekir r.a asi olan kavimlere asker göndererek zekatı kahren zorla almıştır.
Şayet niyet lazım olsaydı, zekatı zorla almaları caiz olmazdı, zira asilerin
zekat verme niyeti yoktur. Mesela kişi hanımına hitaben “sen boşsun” dese de
onun yabancı bir kadın olduğunu zannetse, yine hanımı boş olur, zira sözü
yerini bulmuştur, niyete gerek yoktur.
2- Ebu Hanife, Malik ve İmamı Ahmed
(r.aleyhim) bu hadisi şerifle, hac ayları dışında hac için ihrama niyet edenin,
umre niyeti olmaz derler, zira niyeti olan hacca uygun gelmemiştir. Ancak ihram
niyeti hac için olur fakat (hac ayları dışında olduğundan) mekruhtur.
3- Malik r.a. bu hadisi şerife dayanarak, Ramazanda
oruç için bir kere niyetle yetinilir demiştir. Zira Ramazanın tamamı bir
ibadettir. Diğer üç imama göre ise, her gün için ayrı niyet lazımdır, zira
hepsi ayrı ayrı günlerdir.
4- Ebu Hanife, Sevri ve Malik derki:
Başkasının yerine hac yapan kişinin niyeti o kişi adına sahihtir, kendisi için
sahih olmaz.
5- Bu hadisi şerif Mürcie Mezhebine rettir, zira onlar
iman sadece lisan ile ikrardır, kalb ile tasdik değildir, derler. Halbuki niyet
kalbin işidir. Dil onun ifadesidir.
6- Hata ile veya unutarak boşayan veya
hür edenin sözü geçerli olur, bu hadisi şerife bakarak niyeti yoktu denemez,
zira niyet kalbin kasdıdır ona muttali olamayız, hükümlerin tealluku zahiredir.
Zahirde akıllı ve baliğ kimseden sadır olan söz geçerlidir.
7- Deli olanların ibadetlerinin sahih olmadığı, bu
hadisi şerifle anlaşılmıştır, zira onlar niyete ehil değillerdir. Namaz, oruç,
hac gibi ibadetleri, alışverişleri, nikah veya boşamaları sahih olmaz. Onların
işlediği uçlarından dolayı kısas ve had uygulanmaz. Velileri sorumlu olur.
8- Kişi kasden olmaksızın birini öldürürse, kısas
edilerek idam edilmez, zira niyeti öldürmek değildi.
9- Hadisi şerifin zikrettiği amellerden kasıt, azaların
ameli, kalb amelleri ve sözlerdir. Ameller üç türlüdür. Bedenle olur. Kalb ile
olur. Bu ikisinden mürekkeb olur. İlk kısımdakiler niyet şart olmayanlardır,
mesela gasb edilen şeyi geri vermek, emaneti geri vermek, nafakayı ödemek gibi.
İkincisi itikadi konular, Allah için sevmek ve buuz etmek ve benzerleri gibi.
Üçüncüsü, abdest, namaz ve hac gibileri. Bunlardan bedenle olanlarda niyet
şarttır.
Faide: Niyet, amelden daha mübalağalıdır.
Bundan dolayı niyet, amelsiz de kabul edilir. Mesela bir iyilik yapmaya niyet
etse, onun için sevab kazanır. Fakat niyetsiz olarak bir iyilik yapsa, onun
için sevab alamaz.
Hadisi şerifte: “Mü’minin niyeti, amelinden daha
hayırlıdır” buyruldu. Yani niyette bozukluk olmaz, zira Allah ile kişi
arasındadır. Amelde bozukluk olabilir.
< Önceki | Sonraki > |
---|