.

.

E-posta Yazdır PDF

Haccın ve Umrenin Fazileti-1


Âişe radıyallahü anhâ'dan: Dedim ki:
"Ey Allah'ın Resulü! Cihadı biz amellerin en üstünü olarak görüyoruz. Biz de savaşmayalım mı?" Şöyle buyurdu:
"Sizin için en üstün ve en güzel cihad, kabul edilmiş (mebrûr) bir hac ve sonra şehirde kalmaktır." (Âişe) dedi ki:
"Ben bunu Allah Resulü sallallahü aleyhi ve sellem'den duyduktan sonra haccı hiç bırakmıyorum." [Buhârî, Nesâî.]

İbn Mes'ûd radıyallahü anh'dan: Allah Resulü sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu:
"Hac ile umreyi birbiri ardına yapın! Çünkü bu ikisi günahları, körüğün demir, altın ve gümüşün pasını giderdiği gibi giderirler. Kabul edilmiş haccın karşılığı ancak cennettir. Herhangi bir mü'min ihramlı olarak kaldığı zaman güneş, battığında günahlarını da alıp götürür." [Nesâî, Tirmizî] Bezzâr, Câbir'den benzerini şu farkla rivayet etmiştir:
"Onlar (hac ile umre), fakirlik ve günahları bertaraf ederler."

Âmir bin Rabîa'dan:
"İkisini, hac ile umreyi ardı ardına yapmak, ömrü ve rızkı artırır, fakirliği ve günahı, körüğün demir pasını giderdiği gibi giderir."

Sehl bin Sa'd radıyallahü anh'dan: Allah Resulü sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu:
"Herhangi bir Müslüman telbiye getirdiğinde, sağında, solunda bulunan taş, ağaç ve demirden yeryüzünde ne varsa hepsi birden telbiye ederler." [Tirmizî]
Ebû Hüreyre radıyallahü anh'dan: Allah Resulü sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu:
"Umre, diğer umreyle arasında geçen günahlara keffârettir. Kabul olunan mebrûr haccın karşılığı ancak cennettir." Diğer rivayette ise şöyle geçer:
"Kim Allah için hac edip de (ihramlı iken) cima etmez ve günah işlemezse; annesinin doğurduğu günde olduğu gibi günahlarından arınmış olarak döner."
[Buhari, Nesâî, Tirmizî]
Ümmü Seleme radıyallahü anhâ'dan: Allah Resulü sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a hac ve umreye niyet edip ihram giyerse, geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır. Ya da cennet onun için sabit olur"
[Ebû Dâvud]

İbni Abbâs radıyallahü anh'dan: Allah Resulü sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim Beyt-i Şerifi elli kere tavaf ederse, annesinden doğduğu günde olduğu gibi günahlarından çıkar." [Tirmizî]

İbn Abbâs radıyallahü anh'dan: Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, Ensâr'dan Ümmü Sinan adındaki bir kadına şöyle dedi:
"Bizimle haccetmene mâni olan nedir?" (Kocasını kastederek) "Ebû Fülan'a ait olan iki su çeken deve var. Kocası oğluyla beraber bir deve ile hacca gitti. Diğeri ise araziyi suluyor" dedi. Buyurdu ki: "Öyleyse ramazanda yapılan bir umre, (kaçırdığın) bir hacca ya da benimle yapılacak hacca bedeldir." [Buhârî, Müslim ve Nesâî]

Mâlik ve Ebû Dâvud, Ebû Bekr bin Abdirrahman'dan, o da Ümmü Ma'kil'e gönderdiği Mervân'ın elçisinden:
"Ebû Ma'kil, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile hacca gitti. Benim üzerime de hac vacip olduğunu anladım." Bunun üzerine beraber (karı-koca birlikte) gittiler ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdiler. Dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Benim hac borcum vardır; Ebû Ma'kil'in genç bir devesi vardır." Ebû Ma'kil dedi ki: "Doğru söylüyor. Lâkin ben onu Allah yolunda vakfettim." Bunun üzerine Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "O deveyi ona ver! Üzerinde hacca gitsin! Bu da Allah yolu sayılır." Ebû Ma'kil hemen genç deveyi ona verdi. Kadın şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Artık ben yaşlandım; -yolculuğa katlanamayacak kadar- hastayım, acaba haccımın yerini tutacak benim için baş¬ka bir amel var mıdır?" Şöyle buyurdu: "Ramazanda yapılacak umre haccın yerini tutar."

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.