Risale-i Kudsiyye
Tercümesi Cilt 1, Sahife 529 (Efendi Hazretlerinin k.s. İzahlarından)
‘Mezahirde aceb kim
var arada’
Mezahir ile zahir
arasında acaba kim var? Zahir ile mazharı anlamak için bir misal verelim.
Güneş zahir, güneşin
ışıklarının vurduğu yer mazhardır. Allahu Teala nın isimleri zahir, o isimlerin
vurduğu yer mazhardır.
Allahu Teala nın
isimleri, insanlara, hayvanlara, cinlere, sebzelere, meyvelere, aya, güneşe
vesaire canlı cansız her şeye vurur. Mesela bir üzümü ele alalım. Üzümün
çekirdeği yaprağı dalları salkımı gövdesi kökleri herbiri ayrı ayrı mezahirdir.
Allahu Teala nın halık ismi o üzümün köküne gövdesine yaprağına salkımına
çekirdeğine vuruyor, o halık ismi zahir vurduğu yer mezahir oluyor. İnsan da
böyledir, insana vuran ismi zahir insan o ismin mazharıdır. Allahu Teala nın
görmek sıfatı zahir bizim gözlerimiz mazhardır, Allahu Teala nın işitme sıfatı
zahir, bizim kulaklarımız mazhardır. Allahu Teala nın kelam sıfatı zahir, bizim
lisanımız mazhardır.
Allahu Teala bütün her
şeyi esma-sıfatıyla yaratıyor. Kendisi öz zatıyla yaratmaya tenezzül etmiyor.
Eğer eşyayı öz zatıyla yaratsaydı, bütün eşya zatının karşısında dayanamaz
yanardı. Allahu Teala dan başka yaratıcı varmı? Yok.
Büyük Şeyh Efendi k.s.
soruyor! O mazharlarla (yaratılanlarla) Mevla teala arasında kim var ki? O
yaratsın da Mevla teala yaratmasın! Yine kendisi cevap veriyor:
‘Ânınladır kamu eşya
verada’
Bütün eşya perde arkasında Allahu Teala iledir. Yani Mevla
teala ile eşya arasında kimse yoktur, ancak bütün eşya perde arkasında Mevla
tealanın esma-sıfatıyla meydana geliyor. Arada siz de yoksunuz, ben de yokum,
herşeyi yaratan Mevla tealadır.
Yani Mevla tealanın görülmemesi varya, o veradır. Mevla
teala görünmediği yerden canlıları cansızları çiçekleri sebzeleri meyveleri
herşeyi yaratıyor ve herşeyi o idare ediyor. Biz bu yaratılanları nasıl yarattı
diye hiç düşünmüyoruz. Mesela; evler inşa ediyoruz, fakat bunları onun
yarattığı malzemeler ile yaptığımızı hiç düşünmüyoruz. Bir de o evde horon
ediyoruz. O’nun zeytinini peynirini
kaymağını yiyoruz, hiç düşünmüyoruz bunları kim yarattı diye!
Giyindiğimiz elbiseyi terziden biliyoruz, o terzinin
vucudunu elini gözünü diğer azalarını kim yarattı? O eli hareket ettiren kim? O
ele tesir eden var o da ruhtur, o ruha da tesir eden var, o da Mevla tealadır.
Dön dolaş her şeyi Mevla teala yapıyor. Mevla teala gökten yağmur yağdırıyor,
otları bittiriyor, koyunlar onlardan yiyor postlarından yün oluyor, yünler
kırpılıyor iplik yapılıyor, dokunup kumaş olarak çıkarılıyor sonra da dikilip
elbise oluyor.
Saatin bir zenbereği onca aletleri döndürür, bir olan Mevla
teala da bütün eşyayı yapıyor ve hareket ettiriyor. İnsan bunları düşünse,
konuşsa Allahu Teala dan utanır, Mevla teala da ondan hoşnut olur.
“Gözün aç hep siva hâlik arada.”
Gözünü aç, Allahu Teala dan başka aradakilerin hepsi helak
olcudur. O üzümler asmalar, bağlar o asmayı diken adam, o adamın ruhu,
rüzgarlar yağmurlar ay güneş hepsi helak olucudur.
“O’nun Zat’ından başka herşey helak olucudur.”
(Kasas : 88)
“Allahu teala, sizi ve sizin yaptıklarınızı yaratmıştır.”
(Saffat : 96)
Bizler yemeği yiyoruz, tadını duyuyoruz ama bu nimetleri
yaratan Allahu Tealayı çok az hatırlıyoruz. Mevla teala helak olucu şeyleri arada
sebeb kılıyor, bu eşyayı icat ettiriyor. Büyük bir ıurmaktan bahçemize yol
açsak su gelir. O bahçeye gelen su, harkınmı yoksa ırmağınmıdır? Irmağındır. O
hark su benim dese yalancıdır. İşte bizim bedenimiz ile yaptığımız işler,
yağmur bulut vesaire hepsi o hark gibidir.
Vay yazıklar olsun bize, fani şeylerden geçemiyoruz, koca
kafalılarız. Büyük Şeyh Efendi sözü daha da kuvvetleştirerek buyurdu ki:
‘Ânındır emr-u ferman, hükm-ü irade.’
Emir, ferman, hüküm ve irade Allahu Teala nındır.
Rüzgara bulutu taşıması için kim emrediyor? Buluta suyu
boşalt diye kim emrediyor? Yağmur sebebiyle toprak yumuşuyor, taşa bir şey
olmuyor. Toprağı yumuşatıp nemlendiren, çiçeklere meyvelere sebzelere şekil
veren tat veren renk veren koku veren hep Mevla Tealadır, perde arkasından
hepsini yapıyor, biz de zannediyoruz ki bahçıvan yapıyor, bizim aklımız o kadar
işte.
“Hemân Allah deyup Hakka gidelim, cemali bâ kemâle
seyredelim.”
NOT:
Alemin-madenin sırrını araştıranlar evvela tasavvufun
sırlarını bir araştırsınlar, gerçekten iman edip marifet sahibi olsunlar, bakalım
ondan sonra neyi araştıracaklar, maddenin sırrını mı? Yoksa her şeyin sahibini
mi? Allahu Teala bizleri cehaletten ve yanlışa düşmekten muhafaza eylesin,
dostlarının elinde cemaline kavuştursun. Âmîn!
< Önceki | Sonraki > |
---|