(Mahmud
Efendi hazretlerinin k.s. sohbetlerinden derlenmiş matbu’ eserlerinde mevcut sözlerinden
bir demet)
Bir bidatçi ile konuşmak, bir kafirle konuşmak kadar kötüdür. Akıllıya bir işaret yeter,
şimdi diyebilirmisiniz çarşafımızı muhafaza ediyoruz, namazımızı kılıyoruz,
teheccüdümüzü kılıyoruz, namahreme çıkmıyoruz, tesbihde çekiyoruz ancak
evlenirken bir gelinlik giyiyoruz, azıcık kafire benziyoruz, o azıcık var ya o
azıcık, o ağaç böceği gibidir, yer seni o.
Kadınların şerefi gizli kalmalarında ve erkeklerle görüşmemelerindedir.
Kadın çalışacak diye tutturmuş, sonra aç kalırlarmış. Sen karışmasana, o
Allah-u Teala yarattığının rızkını verir. Sen yeter ki adam ol, Müslüman ol,
uslu ol, akıllı ol.
Sizin çarşafınız bizim sarığımız, şalvarımız, sizi gören alacağını
alıyor, birde tatlı sözle konuşursan onunla, tamam.
Firavun ziyneti (süsü) gibi oldu bu diploma, herkesi kandırıyor,
hacısını hocasını kandırıyor.
Şimdi hoca vardır, ama diploma yedi onları.
Televizyon, Romanlar, çalgılar, şarkılar, türküler, ilahiler lehvel
hadisin (batıl ve boş) lafın ta kendisidir. Peki bunarı niçin alıyor, neye
yarıyor Allah (c.c) yolunda gidenleri şaşırtmaya yarıyor.
İngilizce, Almanca, Fransızca bilirsiniz, Arapça bilmezsiniz, eyvah,
eyvah hem de ne eyvah.
Bütün dünyayı dolaşsanız, insanları hep İngiliz ve Amerikalıların
kıyafetinde görürsünüz , hocalar dahi o kıyafettedir. Bana “Dünyayı
san vereceğiz bir pantolon ceket giyip Yavuz Selim’den İsmail ağa Camii’ne kadar
git” deseler, vallahi billahi onları giymem. Bunları kendimi büyük
tutarak demiyorum. İslam kıyafetinin kıymetini çok iyi bilelim. Hz Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu
ki; “Kim bir kavme benzerse o da onlardandır.” Parmak kadar küçük de
olsa onların şekillerinden üzerimizde bulunuyorsa (onları) sevdiğimiz
anlaşılır.
Muhterem üstadım Rumların, Ermenilerin şort giyen çocuklarını gördüğünde
bu işe kızardı. Şimdi Müslüman’ın çocuklarına şort giydiriyorlar, yabancı dil
yazılı kıyafetler giydiriyorlar. “Daha bu çocuktur zarar etmez” diyorlar. Çocuksa gavura mı benzemesi lazım?
Asıl çocuk sizsiniz. Akıllanmadan birde çocuk sahibi oldunuz. Akılsız ananın
babanın çocuğu da akılsız olur. Gavurun çocuğu gavur gibi, Müslüman’ın çocuğu
Müslüman gibi olur.
Biz kör müyüz, sağır mıyız, nasıl Müslüman, nasıl hocayız? Giyiniş
tarzımız, ayakkabı larımız, çoraplarımız hep onlara benziyor. Niçin benzesin?
Ne kâr gördük onlardan? İplik kadar dahi olmasın kafirin modasından. Çarık giy
demiyoruz, ayakkabı giy ama Müslümanca olsun. Bir ayakkabı ile, bir elbise ile
aldanan insanın hiç değeri kalır mı?
Erkeklerin takke sarık sarmayıp başları açık gezmeleri mürüvvetlerini,
heybetlerini gideriyor. İhtiyar adam başı açık geziyor, niçin? Avrupa’ya
uyacak. Sen İslam’ın şeklini bırak, beğenme, Müslümanlığı da kimseye bırakma.
Bir kimse lisanı ile Müslüman kabul edilseydi, alırdı eline tesbihi; “Ben
Müslüman’ım, ben Müslüman’ım” der, Müslüman olurdu.
Müslüman demek: Rabbinin emirlerine, farz, vacip,
sünnet, ne varsa hepsine tam manasıyla boyun eğen demektir. Mevla Teala’nın
düşmanlarından kaçıp dostlarının halleri ile hallenen demektir. Çok dikkatli
itinalı Müslüman olalım, dikkatli Müslüman olursak İslamiyet gelir.
Avrupa’nın modalarına uymak, onlara uymak demektir. Onların şekli üzere
entari giymek, onların sözünü tutmaktır. Bu ise haramdır. İnsan düşmanına itaat
etmez, muhalefet eder.
Bir alim ki Hz Rasulullah’ın
vekilidir. Allah’u Teala Kur’anı Kerim de şöyle buyuruyor; “Biz ona
şiir öğretmedik, şiir ona yakışmaz da.” (Yasin süresi ayet 69) Resulullah’a
layık olmayan hiç alime layık olur mu, Kur’anı okumak anlamak varken ilahi,
şiir okunur mu, şiir okuduğunuzda Kur'an darılıyor, niçin? “o mecliste ben
okunsaydım, ben tanınmış, benim şerefim, kıymetim bilinmiş olacaktı, insanlar
beni okumaya ve benimle amel etmeye rağbet edeceklerdi” demiş oluyor. Kur’anı
Kerim’i böyle gücendirmeye razı mısınız? Alimlere marş okumak da yakışmaz. Her
kim okursa marş, ona layık olmaz arş.
Millet lise, üniversite bilmem ne bilme ne. Ta Amerika’ya kadar okutmak
için çocuk gönderiyorlar. Kapının önünde medrese varken sen oğlunu kızını ta
Amerika’ya gönderiyorsun, hiç utanmıyor musun, nedir zorun? Şeytanlık var
sende.
Ahirette huzur-u İlahiyye’ye çıkılacak,
Mevla soracak “ey kulum! Ne yaptın Kur'an-ı Kerimi duyurdun mu kullarıma?” Kul;
“Ya Rabbi! Döverlerdi, söverlerdi, onun için demedim” Mevla buyuracak “
Duymadın mı ben buyurdum -Allah (cc) seni korur-” (Maide süresi ayet 67) Ben
böyle buyurmuşken sen bana güvenip neden tebliğini yapmadın Yüz dört kitabı
karıştırsanız, ailenin nafakasını kadınlar kazanacak diye bir şey bulamasınız.
Kadınların vazifesi kocasının namusunu muhafaza etmek, çocuklarını İslam üzere
yetiştirmektir. Birde meşru surette İslam için (hocalık, talebe, vaaz…) çalışma
yapabilirse o zaman Aliyyül- a’lâ olur.
Efendimiz salallahü aleyhi ve sellem’in mübarek
eli, biat esnasında hiçbir kadının eline değmemiştir. O onlarla ancak sözlü
biatte bulunmuştur.
Birbirine namahrem olan kadın ve erkeğin bir arada
olması ateş ve barut misalidir, bir birini yakarlar, Ben’i İsrail’in yıkılması
kadınlar yüzündendir.
Çarşaf giymek mühimdir, her ne şey ki mühimdir,
düşmanı çoktur. Biliniz ki Türkiye erkek ve kız talebelerimiz hürmetine
duruyor.
Namaz için insanın önce tahareti öğrenmesi lazım,
temizliği kağıt ile değil su ile yapmalıdır. Helalarda ne zaman ki kağıt
kullanılmaya başlandı, yağmurlar kesilmeye başladı. Eğer avret mahalli iyi
temizlenmezse abdest olmaz. Abdest olmayınca da namaz olmaz.
Sarık sarmak için söz vermeye korkuyorlar, sarık
sararsak fitne olur, İslam yıkılır diyorlar. Halbuki bu sarığı terk edersen
İslam yıkılır, yaparsan yıkılmaz. Harama, açık saçık kadınlara baktıkça insan
sarhoş olur. Her harama baktıkça insanların aklı gider. Mevla Teala kadınları
hayırla ıslah etsin. Erkekleri kurtarsın. Suluova’da birsi vardı, derdi ki “şu erkekler cennete girecek ama şu
kadınlar olmasa” Onun için çarşaf giymek önemlidir. Kafir kadınlar Müslüman
elbisesi giymeye bir kere olsun merak etmezler, Müslüman kadınlar ise deli
oluyor kafir elbisesi giymeye.
Bugün millet abdest, namaz, gusül, teyemmüm, tadil-i
erkân, oruç bilmiyor. Bunları izah da
etmiyorlar. Nerede ihtilaflı mesele varsa, onun en zayıf tarafını söylüyorlar.
Bunları söylemekle akıllarınca dünyada birinci adam olacaklar. Halbuki dünyada
birinci şeytan olacaklar, haberleri yok. Allah onlara akıl, fikir versin. Allah
aşkına diyorum koyun gibi olmayalım. Bazıları televizyondaki yanlış fetvaları,
koyunun kavalı dinlediği gibi dinliyorlar. Bu gözleri hediye eden Allah, bu
gözlerinizle niye Kuran’a bakmadığımızı soracak.
Efendi babam Ali Haydar (k.s) Hazretleri şöyle
buyurdu: “Ahirette melekler bir kimseyi cehenneme götürmek için tutsalar, -Ben
Nakşibendi tarikatının Halidi koluna mensubum (bağlıyım)- dese, onun hürmetine
bırakırlar.”
Üniversiteye git gel, git gel, nihayet bir diploma
veriyorlar, onu alan da kendini bir şey zannediyor. Ne Kur'an-ı Kerim’i ne de
başka bir şeyi beğeniyor. Bir İngiliz Kur'an-ı Kerimin büyüklüğünü anlıyor da
bizim üniversitelerimiz anlamıyor. Müslümanlar! Başımı-ın çaresine bakalım
bunun da çaresi Kur'an ehli… Çarşaf
giymekle manto giymek arasında ihtilaf var, şu halde bunu Allah’a sormalı,
çünkü bunun hükmü ona aittir. Müminleri dost kafirleri düşman bilmeyen, çarşaf
ile manto arasıdaki farkı ayırt edemez.
Davası
İslam olanlar benim kardeşimdir, bende onların kardeşiyim, çalışmalarınıza çok
seviniyorum. Fakat piyes, tiyatro, sözleri duyunca çok üzülüyorum, kırılıyorum.
Bu üzüntülere sebep olmak size yakışır mı? Bir de bazı düğünleriniz İslam’a
uygun olmayabiliyor. Avrupalıların gelinlikleri gibi elbiseler giyiliyor,
düğünler salonlarda yapılıyor, çalgılar çalınıyor, oyunlar oynanıyor.
Not:
Şu mübarek sözleri iyi düşünmeli, insafla anlamaya çalışmalı, itiraza yer vermemelidir. marifet ehlinin sözlerini herkes anlayamaz, hazmedemez. Ama neticede, bu günki halimiz durumu ortaya seriyor. Dünya ve ahıret saadeti arayan Allah dostlarına kulak vermelidir....
< Önceki | Sonraki > |
---|