.

.

Oruç

E-posta Yazdır PDF

ORUÇ FIKHI -5

İTİKAF  SADAKAYI  FITIR

İTİKAF BABI

İtikâf, sünnet-i müekkededir. Adamakla vacib olur. Bu itikâf, cemaatle namaz kılınan mescitte, niyyetle beraber beklemektir. En azı, İmamı A’zam’a göre bir gündür. Ebu Yusuf’a göre günün ekse-risidir. İmamı Muhammed’e göre bir anlıktır.

Vacib olan itikâflarda oruç tutmak şarttır. Bir rivayette nafile-de de oruç tutmak aynı şekilde şarttır. Kadın, evindeki mescid (yaptığı odasında) itikâfa girer.

İtikâfa giren kişi beşeri ihtiyaçları, cuma vaktinde cumayı sünnetleriyle beraber idrak edecek kadar bir vakitte müstesna olarak (diğer şeyler için) dışarı çıkmaz. Cuma için gittiği camide daha fazla beklemez, eğer orada beklese itikâfı bozulmaz. Özürsüz mescidden bir an çıksa itikâfı bozulur. İmameyne göre günün ekse-risinde çıkmadıkça itikafı bozulmaz.

İtikâfa giren kişinin yemesi, içmesi, uyuması mesciddedir. (Ticaret) Eşyalarını mescitte hazır etmeden satması veya satın alma sı caizdir. İtikâf ta olmayanlar için mescitte alış veriş caiz değildir.

(İtikafta olana) Cima etmek, cimaya götüren fiilleri yapmak haramdır. Unutarak ta olsa cima etmesiyle veya gece (cima etme-siyle) itikafı bozulur. Tutmakla, öpmekle veya iki yolun haricindeki bir cima (oynaşmak) ile meni gelirse yine itikafı bozulur, eğer meni gelmezse itikafı bozulmaz.

İtikâfta olanın sürekli susması veya hayırdan başka şeylerle konuşması mekruhtur.

Her kim sadece gündüzlerin itikâfını nezrederse, onların gece-lerinde de itikâf  lazımdır. Eğer iki gündüzün itikâfını nezrederse, geceler ile birlikte iki günü itikâf etmesi lazımdır. Ebu Yusuf evvelki günün gecesinde ihtilaf etti. Şayet, özellikle gündüzleri niyet etse, sahihtir. Kendine lazım getirmese bile, peş peşe itikâf etmesi lazım-dır.

Nafile olarak başlanan itikafın tamamlanması vacibtir. İmamı Muhammede göre bu lazım gelmez.

 

SADAKA-İ FITIR BABI

Sadaka-i fıtır, asli ihtiyaçlarından fazla olarak, artıcı olamasa bile nisab miktarı mala sahib olan müslüman, hür üzerine vacibtir. Bu miktar nisab ile, kişinin zekat alması haram olur, kurban kesme-si vacib olur. (Kendisi zekat alamaz halde olanlar, sadaka-i fıtır verme-lidirler.)

Kendinden, fakir olan küçük çocuğundan, kafir bile olsa hizmet için olan kölesinden dolayı sadaka-i fıtır vermek vacibtir[1] Aynı şekilde müdebber kölesi ve ümmü veled olan cariyesi için de verilmesi vacibtir. Hanımından dolayı, büyük çocuğundan, zengin olan küçük çocuğundan dolayı vermek vacib olmaz. Belki küçük çocuğun malından sadaka-i fıtır verilir. Deli olanın hükmü, küçük çocuk gibidir. Mükateb kölesi için, ticaret için izin verdiği köleler için, kaçmış kölesi için sadaka-i fıtır vermesi vacip değildir. Ancak kaçmış köle döndükten sonra müstesnadır. (fitresini vermesi gere-kir.)

İki kişi arasında ortak olan bir veya bir kaç köle için de fitre vermek vacib değildir. İmameyne göre her bir ortak üzerine, sahib oldukları başlar (köleler) için fitre vacibtir; yarım hisse için  fitre vacib olmaz.

Şart muhayyerliği ile bir köle satılsa, bunun fitresi (neticede) mülkiyet kim için yerleşirse onun üzerine vacibtir.

Sadaka-i fıtır bayram gününün fecri sâdığının doğmasından sonra vacib tir. Bundan evvel ölen, veya bundan sonra müslüman olan veya bundan sonra doğanın üzerine sadaka-i fıtır vacib olmaz.

Fitreyi her hangi bir müddet farkı olmaksızın, bayram günün-den evvel vermek sahihtir; bayram namazından evvel fitreyi ver-mek menduptur. Bayram namazından sonraya bırakmak ile fitre kişinin üzerinden sakıt olmaz. (Borç olarak yerleşince, ancak ödemek le düşer.)

Fitre buğdaydan, buğday unundan, buğday kavruğundan yarım sa’dır, hurmadan ve arpadan bir sa’dır. (İmamı A’zam’a) göre kuru üzüm buğday gibidir. İmameyne göre kuru üzüm arpa gibidir, bu görüş te Hasan İbni Zeyad’ın İmamı A’zam’dan yaptığı rivayettir.

Sa’ Irak bölgesinin mercimek ve küçük bakla gibi hububattan sekiz rıtlını içine alan ölçektir.[2] Ebu Yusufa göre sa’ beş rıtıl ve bir rıtlın üçte birini içine alan ölçektir. Şayet fitre olarak iki men buğ-day verse sahihtir. Bu hüküm İmamı Muhammedin hılafınadır.

Buğday ile diğer şeylerin satın alınabildiği yerlerde, fitre ola-rak buğday vermek efdaldir. Ebu Yusuf’a göre dirhem (kıymetini) vermek efdaldir.

 [1] Zira bunlar kendi sorumluluğu altındadır.

[2] Sa’ takriben 3 kilo 200 gramdır. Bu zananda kıymetini vermek fakirler için daha uygundur.

http://www.alikarahoca.net/videolar/videobak/203/fikih-sohbetleri/oruc-fikhi-5-multeka.html

Pazartesi, 06 Ağustos 2012 15:46 tarihinde güncellendi
E-posta Yazdır PDF

ORUÇ FIKHI -4

FASIL-ORUÇ TUTAMAYANLAR

Oruç sebebiyle hastalığın artmasından korkan hasta için ve misafir için iftar etmek mübahtır. Eğer yolculuk misafire zarar vermezse oruç tutması efdaldir. Hasta ve misafir o hal üzere ölseler, oruçların kazası gerekmez. Eğer hasta iyileşse veya yolcu mukim olsa, o kaçırdıkları miktarca kaza etmeleri vacibtir. Eğer böyle  olmazsa, sıhhat ve ikametleri miktarınca kazası vacibtir.

Velisi onun namına her gün için fitre gibi (fakirlere) yedirir. Eğer ölen vasiyyet etmişse, malının üçte birinden (fitre olarak yediril-mesi) vacibtir. Eğer vasiyyet etmemişse, yedirilmesi vacib olmaz. Şayet velisi teberru (bağış) olarak (fakirlere) yedirse sahihtir.

Namaz (hakkındaki hükümler) oruç gibidir. Her bir namazın fidyesi, bir günün orucunun fitresi gibidir, sahih olan budur.

Ölü yerine velisi oruç tutamaz, namaz kılamaz.

Ramazan orucu kazasını, dilerse ayrı ayrı tutar, dilerse Rama-zanın peşinden hemen tutar. Diğer Ramazan ayı gelene kadar kazasını tehir etse, Ramazan orucunu tutar sonra (evvelki Rama-zanın) kazasını tutar. Üzerine fidye vacib olmaz.

Şeyhi fani (yaşlı ihtiyar) oruç tutmaktan aciz olursa, iftar eder ve her bir gün orucu için fitre gibi miktarla (fakirleri) yedirir. Eğer fitre verdikten sonra oruç tutmaya kadir olursa, tekrar kaza etmesi vacib olur.

Hamile veya çocuğunu emziren kadın, eğer kendisinin veya çocuğunun helak olmasından korkarsa iftar eder, (sonra) fidye vermeksizin kaza eder.

Oruç tutması yasak olan günler hariç, başlamış olduğu nafile-yi tamamlaması vacibtir. Bir rivayette, başladığı orucu özür olmak-sızın bozması mübah olmaz. Ziyafet özürü ile (nafile) orucunu bozması mubahtır. Eğer iftar ederse ,orucunu kaza etmesi gerekir.

Yolcu, iftar etmeye niyet etse, sonra o yerde mukim olsa ve vakti içinde oruca niyet etse sahihtir; eğer bu durum Ramazanda ise orucunu tutması vacibtir; bu durum Ramazan günü yola çıkan mukimin orucunu tamamlaması lazım geldiği gibidir; fakat orucunu bozsa, her iki durumda da üzerine kefaret yoktur.

Bir kaç gün baygınlık geçiren, (ayılınca) onları kaza eder. An-cak baygınlık olduğu gün veya gecenin orucu hariçtir. Ramazanın tamamında delilik geçirse, sonradan bunları kaza etmez, şayet Ramazandan bir an ayıksa, bütün kaçırdıklarını kaza eder. İsterse bu kişi deli olarak  baliğ olsun, isterse buluğundan sonra üzerine delilik gelsin, zahir rivayette hüküm böyledir. Ramazan gününde çocuk buluğa erse, kafir müslüman olsa, yolcu ikamet etse, hayızlı kadın temizlense o günün kalan kısmında (sanki) oruç tutmaları lazımdır. İlk ikisi üzerine (çocuk, ve müslüman olan kafir) o günü kaza etmesi gerekmez. Son ikisi (misafir ve temizlenen kadın) bunun hılafınadır. (Bu ikisi kaza ederler)

NEZİR (adak) HAKKINDA BİR FASIL

İki bayram günü ve teşrik günlerinin orucunu adamak sahih-tir, fakat o gün iftar eder ve sonra bunları kaza eder. Senenin tama-mını adamak ta böyledir, şu yasak günlerde iftar eder, sonra (onları başka günlerde) kaza eder, o yasak günlerde oruç tutarsa üzerine bir sorumluluk (ayrıca kaza etmek) yoktur.

Eğer nezreden sadece nezre niyet etse, nezre ve yemin olma-maya niyet etse, veya hiç bir şeye niyet etmese (bu durumlarda) sadece nezir olur. Eğer yemine ve nezir olmamaya niyet etse sadece yemin olur. (Bu durumlarda) iftar etmekle, yemin kefareti vacib olur, kaza vacib olmaz.

Eğer yemin ve nezre niyet etse, veya sadece yemine niyet etse (bu durumda) nezir ve yemin olur ve orucu bozmakla kaza ve kefaret lazım olur. Ebu Yusuf’a göre evvelkisinde nezir olur, ikin-cisinde yemin olur.

Şevval ayının altı gün orucunu, bayram gününe eklemek mekruh değildir. O altı gün orucu, bayram gününden ayırmak kerahetten ve hıristiyanlara benzemekten daha uzaktır. (Bayram günü oruç tutmaz, sonraki gün nafile altı günü tutar.)

http://www.alikarahoca.net/videolar/videobak/200/fikih-sohbetleri/oruc-fikhi-4-multeka.html

Pazartesi, 06 Ağustos 2012 15:48 tarihinde güncellendi
E-posta Yazdır PDF

ORUÇ FIKHI -3

ORUCUN BOZULMASINI GEREKTİREN ŞEYLER

İki yol (ön ve arka) dan birinden, kasten cima eden veya edilen kimse üzerine, bir gıdayı veya bir ilacı yiyen veya içen kişi üzerine (bir günü) kaza ve zıhar keffaretinde olduğu gibi keffaret vacibtir.[1] Aynı şekilde kan aldıran, veya gıybet eden, bunun orucunu bozdu-ğunu zannederek kasten yerse, üzerine kaza ve keffaret lazım gelir.

Ramazandan başka oruçların bozulmasıyla keffaret gerekmez.

Hatâen iftar etse veya zorlanarak iftar etse veya şırınga yaptır-sa veya burnuna veya kulağına ilaç damlatsa veya vücudundaki bir yaraya veya başındaki bir yaraya ilaç koysa veya ilaç karnına veya beynine ulaşsa veya çakıl taşı, demir parçası yutsa veya ağız dolu-su kussa veya fecir doğduğu halde gece zannederek sahur yeme-ğine devam etse veya güneş batmadığı halde battı zannederek iftar etse veya unutarak yemekle orucunun bozulduğunu zannederek (bilerek) yese, uyuduğu halde boğazına su dökülse veya Ramazan’- da ne oruca ne de oruç tutmamaya niyet etmese, sadece kaza vacib olur. Aynı şekilde oruca niyet etmediği halde sabahlayıp yemek yese sadece kaza gerekir.[2] İmameyne göre kazayla birlikte keffaret gerekir.

Unutarak yese, içse ve cima etse oruç bozulmaz. Aynı şekilde uyusa ve ihtilam olsa veya bakmakla menisi inse veya yağlansa veya sürme sürse veya gıybet etse veya kan aldırsa veya ağız dolusu kusmuk (kendi kendine) gelse veya kendini zorlayarak azıcık kussa veya cünüp olarak sabahlasa veya kulağına su dökülse oruç bozulmaz.

Aynı şekilde ihliline (zeker deliği) yağ veya başka bir şey dökül se, Ebu Yusuf’un hılafına oruç bozulmaz. Eğer boğazına toz veya duman veya sinek kaçsa oruç bozulmaz. Şayet yağmur veya kar, boğazına kaçarsa esah rivayette oruç bozulur.[3]

Eğer ölü kadına veya canlı hayvana, iki yolun (ön ve arka) gayrısından cima etse veya öpmek ve dokunmakla meni inerse orucu bozulur,[4] eğer meni gelmezse orucu bozulmaz.

Eğer dişlerinin arasındaki şeyi yutarsa ve o şey nohut tanesi kadar ise orucu kaza eder, eğer nohuttan küçük ise kaza gerekmez. Ancak o küçük şeyi ağzından dışarı çıkarırsa, sonra yerse kaza gerekir. Hariçten susam tanesini yutsa orucu bozulur; eğer çiğne-yerek yerse orucu bozulmaz. (Çiğnemekle yok olmuş gibidir.)

Ağız dolusu kusmuk, kendi kendine geri dönerse, zorla geri döndürülürse Ebu Yusuf’a göre orucu bozar, eğer az olursa orucu bozulmaz. İmamı Muhammed’e göre az olan kusmuğun geri döndü-rülmesiyle oruç bozulur, çok olanın kendi kendine geri dönmesiyle oruç bozulmaz.

Özürsüz olarak (orucu bozacak) bir şeyi tatmak ve çiğnemek, sakız çiğnemek mekruhtur. (Bu zamandaki sakızlar orucu bozar.)

Nefsinden emin değilse (hanımını) öpmesi mekruhtur. Eğer kendinden emin ise öpmesi mekruh olmaz.

Sürme sürmek, bıyıkları yağlamak, öğleden sonra olsa bile misvak kullanmak mekruh değildir.

Küçük çocuk için gerekli olan yiyeceği (annesinin) çiğnemesi mekruh değildir. Kan aldırmak ta mekruh değildir. İmamı A’zam’a göre serinlemek için burnuna su vermek mekruhtur. Aynı şekilde gusletmek ve ıslak bir elbiseye bürünmek te mekruhtur. Özürsüz yere ağıza su vermenin mekruh olduğu söylendi.

Sahur yemeği yemek ve sahuru son vakte kadar tehir etmek, iftarı, acele yapmak müstehabtır.


[1] Bu, 60 gün peşpeşe oruç tutmaktır.

[2] Fetva bununladır, zira bunlarda cinayet noksandır.

[3] Bunlardan korunması mümkündür. Kasten yutarsa keffaret de gerekir.

[4] Sadece kaza gerekir. Fakat hayvanı öpmekle meni gelirse orucu bozulmaz.

http://www.alikarahoca.net/videolar/videobak/201/fikih-sohbetleri/oruc-fikhi-3-multeka.html

Pazartesi, 06 Ağustos 2012 15:49 tarihinde güncellendi
E-posta Yazdır PDF

ORUÇ FIKHI -2

RAMAZAN AYININ BAŞLAMASI

Ramazan ayı, ramazan hilalini görmekle veya Şaban ayını otuza tamamlamakla sabit olur.

Şek gününde (Şabanın 29. veya 30. günü) nafileden başka oruç tutulmaz. Eğer âdeti olan günün orucuna denk gelirse, o müste-habtır. Eğer böyle (adeti olan güne) denk gelmezse, alim olanlar oruç tutar, diğerleri gündüzün yarısından sonra iftar ederler.

Şek gününde Ramazan orucu veya başka bir vacib oruç niye-tiyle tutmak mekruhtur. Aynı şekilde (tereddütlü olarak), eğer Rama-zan ise Ramazana, değilse nafile veya başka bir vacibe niyet ede-rek oruç tutması mekruhtur. Eğer (şek günü) Ramazan olduğu sabit olursa, geride sayılan oruçların tamamı sahihtir; şayet böyle değilse, eğer niyetini kesin yaptıysa niyet ettiği şeyden vaki olur, eğer tereddütlü ise nafile olur.

Eğer (şek gününde), Ramazan ise oruçluyum değilse oruçlu değilim, şeklinde niyet ederse o günün Ramazan olduğu sabit olsa bile sahih olmaz ve oruçlu sayılmaz.

(Şek gününde) Gök yüzünde bir illet (bulut, sis) bulunursa, Ra- mazan hilalinin sabit olmasında adil olan bir kişinin haberi kabul edilir, isterse bu kişi köle, kadın, iftiradan ceza sopası yiyip tövbe etmiş biri olsun. Bu husustaki şahitlikte şahadet sözü şart değildir.

Ramazan bayramı günü ve Zilhicce ayının hilalinin sabit olma-sında, iki hür erkeğin veya bir hür erkek ve iki kadının şahitliği, adalet şartı ve şahadet lafzı (söylemesi) şart koşuldu. Dava açılması şart değildir.

Eğer gök yüzünde bir illet yok ise, bütün hilallerin sabit olma-sında, verdikleri haber ile kesin ilim vaki olan büyük bir cemaatın bulunması elbette lazımdır. (İmamı A’zam’dan) Bir rivayette iki kişi-nin şahitliği yeterlidir. İmamı Tahavi der ki, eğer beldenin dışından gelmişse veya yüksek bir mekanda bulunuyorsa bir kişinin şahit-liği de yeter.

Şayet Ramazan ayını otuz gün oruç tutsalar ve hilali göre-meseler, eğer başlangıçta iki kişinin şahitliğiyle oruç tutmaya başla mış iseler, iftar (bayram) etmeleri helaldir. Eğer bir kişinin şahit-liğiyle Ramazana başlamışlarsa (bu taktirde) iftar etmeleri helal olmaz. (Hava açık ise en az iki kişinin şahitliği lazımdır, hava kapalı ise otuz gün tamam olduğundan bayram yapılır.)

Her kim ki Ramazan hilalini veya bayram hilalini görse ve sözü (kâdı tarafından) red edilse, (kendisi Ramazan orucunu) tutar, eğer iftar ederse, sadece kaza eder (keffaret gerekmez.)

Bütün insanlar üzerine Şabanın ve Ramazanın yirmi dokuzun-da, hilali araştırmaları (kifaye olarak) vacibtir.

Bir mevzıda hilal sabit olsa, bütün insanlar üzerine (hilalin subutu) lazım gelir. Denildi ki, matla’ların (hilalin doğduğu yerler) değişmesiyle, (ayların ilk ve son gününün sabit olması da) değişir. (Bu zamanda dini işlerde bile hıyanetlik yaygın olduğundan, herkes kendi vatanında hilalin görülmesine itibar etmektedir.)

http://www.alikarahoca.net/videolar/videobak/199/fikih-sohbetleri/oruc-fikhi-2-multeka.html

Pazartesi, 06 Ağustos 2012 15:45 tarihinde güncellendi
E-posta Yazdır PDF

ORUÇ FIKHI -1

ORUÇ İŞLE ALAKALI MESELELER... 1. BÖLÜM.
كِتَابُ الصَّوْمِ

هُوَ تَرْكُ اْلاَكْلِ وَالشُّرْبِ وَالْوَطْئِ مِنَ الْفَجْرِ اِلَى الْغُرُوبِ مَعَ نِيَّةٍ مِنْ اَهْلِهِ وَهُوَ مُسْلِمٌ عَاقِلٌ طَاهِرٌ مِنْ حَيْضٍ وَنِفَاسٍ  وَصَوْمُ رَمَضَانَ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ مُكَلَّفٍ اَدَاءً وَقَضَاءً وَصَوْمُ الْمَنْذُورِ وَالْكَفَّارَةِ  وَاجِبٌ وَ غَيْرُ ذلِكَ نَفْلٌ  وَ صَوْمُ  الْعِيدَيْنِ وَ اَيَّامِ  التَّشْرِيقِ حَرَامٌ  وَ يَجُوزُ اَدَاءُ رَمَضَانَ وَالنَّذْرُ الْمُعَيَّنُ بِنِيَّةٍ مِنَ اللَّيْلِ وَ اِلَىمَا قَبْلَ نِصْفِ النَّهَارِ لاَ عِنْدَهُ فِى اْلاَصَحِّ وَبِمُطْلَقِ النِّيَةِ وَبِنِيَّةِ النَّفْلِ وَصَوْمُ رَمَضَاَنَ بِنِيَّةِ وَاحِبٍ آخَرَ لِلصَّحِيحِ الْمُقِيمِ لاَ النَّذْرُ الْمُعَيَّنُ بَلْ عَمَّا نَوَاهُ وَلَوْ نَوَى الْمَرِيضُ اَوِ الْمُسَافِرُ فِيهِ وَاجِيًا آخَرَ وَقَعَ عَمَّا نَوَى وَعِنْدَهُمَا عَنْ رَمَضَانَ وَالنَّفْلُكُلُّهُ  يَجُوزُ  بِنِيَّةٍ قَبْلَ نِصْفِ النَّهَارِ وَالْقَضَاءُ وَ النَّذْرُ الْمُطْلَقُ  وَالْكَفَّارَاتُ لاَ تَصِحُّ اِلاَّ بِنِيَّةٍ  مُعَيَّنَةٍ  مِنَ اللَّيْلِ وَيَثْبُتُ رَمَضَانُ  بِرُؤْيَةِ هِلاَلِهِ اَوْبِعَدِّ شَعْبَانَ  ثَلاَثِينَ وَ لاَ يُصَامُ  يَوْمُ الشَّكِّ اِلاَّ تَطَوُّعًا وَ هُوَ اَحَبُّ  اِنْ وَافَقَ  صَوْمًا يَعْتَادُهُ وَ اِلاَّ فَيَصُومُ الْخَوَاصُّ وَ يُفْطِرُ غَيْرُهُمْ  بَعْدَ نِصْفِ النَّهَارِ وَكُرِهَ صَوْمُهُ عَنْ رَمَضَانَ اَوْ عَنْ وَاجِبٍ آخَرَ وَكَذَا اِنْ نَوَى اِنْ كَانَ رَمَضَانَ فَعَنْهُ وَاِلاَّ فَعَنْ نَفْلٍ اَوْ عَنْ وَاجِبٍ آخَرَ وَصَحَّ فِى اْلكُلِّ عَنْ رَمَضَانَ اِنْ ثَبَتَ وَ اِلاَّ فَمَا نَوَى اِنْ جَزَمَ وَنَفْلٍ اِنْ رَدَّدَ وَاِنْ قَالَ اِنْ كَانَ رَمَضَانَ فَاَنَا صَائِمٌ عَنْهُ وَاِلاَّ فَلاَ لاَ يَصِحُّ وَلَوْ ثَبَتَ رَمَضَانِيَّتُهُ وَ لاَ يَصِيرُ صَائِمًا وَاِذَا كَانَ بِالسَّمَاءِ عِلَّةٌ  قُبِلَ فِى هِلاَلِ رَمَضَانَ خَبَرُ عَدْلٍ وَلَوْ  عَبْدًا اَوْ انُثْىَ اَوْ مَحْدُودًا فِى قَذْفٍ تَابَ وَلاَ يُشْتَرَطُ  لَفْظُ الشَّهَادَةِ وَفِى هِلاَلِ الْفِطْرِ وَ ذِى الْحِجَّةِ شَهَادَةُ حُرَّيْنِ اَوْ حُرٍّ وَحُرَّتَيْنِ بِشَرْطِ الْعَدَالَةِ وَلَفْظُ الشَّهَادَةِ  لاَ الدَّعْوَى وَاِنْ لَمْ يَكُنْ بِالسَّمَاءِ  عِلَّةٌ  فَلاَ بُدَّ فِى الْكُلِّ مِنْ جَمْعٍ عَظِيمٍ يَقَعُ  الْعِلْمُ بِخَبَرِهِمْ  وَفِى رِوَايَةٍ  يُكْتَفَى  بِاِثْنَيْنِ وَ قَالَ الطَّحَاوِى يُكْتَفَى بِوَاحِدٍ اِنْ جَاءَ مِنْ خَارِجِ الْبَلَدِ اَوْ كَانَ عَلَى مَكَانٍ مُرْتَفَعٍ وَلَوْ صَامُوا ثَلَثِينَ وَلَمْ يَرَوْهُ حَلَّ الْفِطْرُ اِنْ صَامُوا بِشَهَادَةِ اثْنَيْنِ وَاِنْ بِشَهَادَةِ وَاحِدٍ لاَ يَحِلُّ وَمَنْ رَأَى هِلاَلَ رَمَضَانَ  وَالْفِطْرَ وَرُدَّ قَوْلُهُ صَامَ  وَاِنْ  اَفْطَرَ قَضَى فَقَطْ وَيَجِبُ  عَلَى النَّاسِ اِلْتِمَاسُ الْهِلاَلِ  فِى التَّاسِعِ وَالْعِشْرِينَ مِنْ شَعْبَانَ وَمِنْ رَمَضَانَ وَاِذَا ثَبَتَ فِىمَوْضِعٍ لَزِمَ جَمِيعَ النَّاسِ وَقِيلَ يَخْتَلِفُ بِاِخْتِلاَفِ الْمَطَالِعِ

ORUÇ KiTABI

Oruç, fecri sadıktan güneş batana kadar, ehil kişiden olan niyet ile yemeyi, içmeyi ve cima (cinsi münasebeti) etmeyi terk etmektir. Oruca ehil olan müslüman, akıllı, hayız ve nifastan temiz olandır.

Ramazan orucu her bir mükellef müslüman üzerine eda ve kaza bakımından farzdır. Adanmış oruçlar ve keffaret oruçları vacibtir. Bundan başka oruçlar nafiledir. İki bayram günü ve teşrik günlerinde [1] oruç tutmak haramdır.

Ramazanı eda etmek, günü belli nezri tutmak geceden itiba-ren gündüzün yarısının evveline kadar olan bir niyetle caizdir.[2] Esah rivayette gündüzün ortasında yapılan niyetle caiz olmaz. (Bu ikisi) mutlak oruç niyetiyle ve nafile niyetiyle caizdir.

Ramazan orucu, sahih ve mukim olan kişi için başka bir vacib oruca niyet etmekle de sahihtir. Muayyen adanmış oruçlar (başka bir vacibe niyet etmekle) sahih olmaz, belki niyet ettiği şey geçer-lidir. Hasta veya yolcu olan, Ramazan’da başka bir vacib oruca niyet etse, o niyet etmiş olduğu şey vaki olur. İmameyne göre Ramazan orucu olarak vaki olur.[3]

Nafile oruçların tamamı gündüzün yarısından evvelki niyetle caizdir. Kaza, mutlak (günü belirtilmeyen) nezir, ve keffaret oruçları ancak (imsak vaktine kadar) geceden tayin edilen bir niyetle sahihtir.

Ramazan ayı, ramazan hilalini görmekle veya Şaban ayını otuza tamamlamakla sabit olur.

Şek gününde (Şabanın 29. veya 30. günü) nafileden başka oruç tutulmaz. Eğer âdeti olan günün orucuna denk gelirse, o müste-habtır. Eğer böyle (adeti olan güne) denk gelmezse, alim olanlar oruç tutar, diğerleri gündüzün yarısından sonra iftar ederler.

Şek gününde Ramazan orucu veya başka bir vacib oruç niye-tiyle tutmak mekruhtur. Aynı şekilde (tereddütlü olarak), eğer Rama-zan ise Ramazana, değilse nafile veya başka bir vacibe niyet ede-rek oruç tutması mekruhtur. Eğer (şek günü) Ramazan olduğu sabit olursa, geride sayılan oruçların tamamı sahihtir; şayet böyle değilse, eğer niyetini kesin yaptıysa niyet ettiği şeyden vaki olur, eğer tereddütlü ise nafile olur.

Eğer (şek gününde), Ramazan ise oruçluyum değilse oruçlu değilim, şeklinde niyet ederse o günün Ramazan olduğu sabit olsa bile sahih olmaz ve oruçlu sayılmaz.

(Şek gününde) Gök yüzünde bir illet (bulut, sis) bulunursa, Ra- mazan hilalinin sabit olmasında adil olan bir kişinin haberi kabul edilir, isterse bu kişi köle, kadın, iftiradan ceza sopası yiyip tövbe etmiş biri olsun. Bu husustaki şahitlikte şahadet sözü şart değildir.

Ramazan bayramı günü ve Zilhicce ayının hilalinin sabit olma-sında, iki hür erkeğin veya bir hür erkek ve iki kadının şahitliği, adalet şartı ve şahadet lafzı (söylemesi) şart koşuldu. Dava açılması şart değildir.

Eğer gök yüzünde bir illet yok ise, bütün hilallerin sabit olma-sında, verdikleri haber ile kesin ilim vaki olan büyük bir cemaatın bulunması elbette lazımdır. (İmamı A’zam’dan) Bir rivayette iki kişi-nin şahitliği yeterlidir. İmamı Tahavi der ki, eğer beldenin dışından gelmişse veya yüksek bir mekanda bulunuyorsa bir kişinin şahit-liği de yeter.

Şayet Ramazan ayını otuz gün oruç tutsalar ve hilali göre-meseler, eğer başlangıçta iki kişinin şahitliğiyle oruç tutmaya başla mış iseler, iftar (bayram) etmeleri helaldir. Eğer bir kişinin şahit-liğiyle Ramazana başlamışlarsa (bu taktirde) iftar etmeleri helal olmaz. (Hava açık ise en az iki kişinin şahitliği lazımdır, hava kapalı ise otuz gün tamam olduğundan bayram yapılır.)

Her kim ki Ramazan hilalini veya bayram hilalini görse ve sözü (kâdı tarafından) red edilse, (kendisi Ramazan orucunu) tutar, eğer iftar ederse, sadece kaza eder (keffaret gerekmez.)

Bütün insanlar üzerine Şabanın ve Ramazanın yirmi dokuzun-da, hilali araştırmaları (kifaye olarak) vacibtir.

Bir mevzıda hilal sabit olsa, bütün insanlar üzerine (hilalin subutu) lazım gelir. Denildi ki, matla’ların (hilalin doğduğu yerler) değişmesiyle, (ayların ilk ve son gününün sabit olması da) değişir. (Bu zamanda dini işlerde bile


http://www.alikarahoca.net/videolar/videobak/198/fikih-sohbetleri/oruc-fikhi-1-multeka.html

[1] Teşrik günleri, kurban bayramınnın 2, 3, 4. günleridir.

[2] Akşam güneş batınca yarın için niyet vakti başlar ve yarın öğlene bir saat kalana kadar devam eder. Ramazan kazası, mutlak adanmış oruçların niyeti imsak vaktinden evvel olmalıdır. Nafileler, Ramazan gibi olup öğlene bir saat kalana kadar niyetleri olabilir.

[3] İmamı A’zam’ın görüşü sayesinde keffaret tutanlar, günlerin sayısı noksan olursa Ramazan’da sefere çıkmakla keffaretlerini tamamlayabilirler.

Pazartesi, 06 Ağustos 2012 15:55 tarihinde güncellendi

Sayfa 1 - 3

  • «
  •  Başlangıç 
  •  Önceki 
  •  1 
  •  2 
  •  3 
  •  Sonraki 
  •  Son 
  • »

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.