.

.

Son Haberler

The latest news from the Joomla! Team
E-posta Yazdır PDF

UMRE HEDİYELİ YARIŞMA

 

MÜCEDDİDVAKFI HEDİYELİ BİLGİ YARIŞMASI HAKKINDA AÇIKLAMA

 

İLK 20 KİŞİYE VERİLECEK HEDİYELER

1.,2.,3. (İLK ÜÇ) KİŞİYE UMRE.

 

4., 5., 6. (ÜÇ) KİŞİYE TAM ALTIN (REŞAT)

7., 8., 9., 10. (DÖRT) KİŞİYE YARIM ALTIN

 

11. DEN, 20. KADAR, (10) KİŞİYE ÇEYREK ALTIN

YARIŞMAYA KATILIM İÇİN SON BAŞVURU TARİHİ: (30 - EKİM - CUMA - 2015)

 

İMTİHAN GÜNÜ, (29 KASIM - PAZAR - 2015) SAAT: 13.00-15.00 ARASINDA (İKİ SAATLİK MÜDDET)

KATILIM VE KAYIT ÜCRETSİZDİR.

 

TEST USULÜ OLAN İMTİHANDA, 100 SORUYA EN İYİ CEVAP VEREN İLK 20 KİŞİ HEDİYELERİMİZİ KAZANACAKTIR.

PUANLARIN EŞİT GELMESİ DURUMUNDA HEDİYE KAZANANLAR, KUR'A İLE BELİRLENECEKTİR.

 

KAZANANLARIN HEDİYELERİ, 31 ARALIK 2015 TE, VAKFIMIZIN 3. KURULUŞ MERASİMİNDE, ZEYTİNBURNU KÜLTÜR MERKEZİNDE YAPILACAK OLAN

GECEMİZDE, HAK SAHİPLERİNE TAKDİM EDİLECEKTİR.

YARIŞMAYA BİR KERE KATILABİLİRSİNİZ. YARIŞMAYA KATILACAKLAR, KİTAP VE SINAVA GİRİŞ BELGESİNİ YAYINEVİMİZDEN TEMİN ETMELİDİRLER.

 

TOPLAM 448 SAYFA OLAN KİTABIMIZ (EHLİ SÜNNET – TASAVVUF VE GÜNCEL MESELELER),

SİZLERİN TALEBİNE SUNULMUŞTUR. YAYINEVİMİZDEN SPARİŞ VEREBİLİRSİNİZ.

 

KİTAP SPARİŞİ İÇİN: Tel: 0212 510 62 66

SİTEMİZİ ZİYARET EDİN: http://muceddidbilgiyarismasi.com

 

YARIŞMAYA KATILMAK İÇİN TIKLAYIN

https://docs.google.com/forms/d/1seK2cmmDRg0xWEVnChuVR_t_OB0HR_VW6KCHVamHCvk/viewform#start=openform



Cumartesi, 07 Mart 2015 13:22 tarihinde güncellendi
E-posta Yazdır PDF

KİTAP SİPARİŞİ

Pazar, 03 Mart 2013 18:02 tarihinde güncellendi
E-posta Yazdır PDF

ALİ KARA HOCA ile BAHAR UMRESİ

Çarşamba, 27 Şubat 2013 15:16 tarihinde güncellendi
E-posta Yazdır PDF

NECİP FAZIL'IN DİLİNDEN -AYASOFYA FATİHİNİ BEKLİYOR...

Necip Fazıl'dan Erdoğan'a Mektup

Yeni Akit Ankara Temsilcisi Yener Dönmez, Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Ayasofya ile ilgili görüşlerini köşesine taşıdı. Üstad, " Türkün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya'nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler. Ancak Ayasofya bugün mü yarın mı bilemem, açılacak" diyor.

"Bana öyle geliyor ki, yalnız, manayı anlasak, yalnız onu yerine getirebilsek, Ayasofya'nın kapıları sabır taşı gibi çatlar, kendi kendisine açılır, isterse açılmasın; ondan sonra her şey, küçük bir tatbikat işinden ibaret kalır.

Ayasofya...

Bizi bu hale getiren annelerimizin cennet kokulu başörtüsünü sarhoş kusmuğuna bez diye kullanan, ahlakımızı, Paris'in dünya çapındaki Şabanek kerhanesinden daha aşağı düşüren, milli kültürümüzü çöplüğe ve milli iktisadımızı tımarhaneye çeviren, zekamızı maymunlaştıran ve kalbimizi kanserleştiren tarihi cereyanın kendi öz evimizde yüzümüze kapadığı oda, ruh ve mukaddesat otağımız...

Ayasofya budur...

126 yıl boyunca dışarıdan batı emperyalizmasının, içerden de onların sadık ajanları sıfatıyla kozmopolitlerin, Yahudilerin, dönmelerin, masonların ve nihayet hepsinin birden ana sermayesi ve gönüllü fedaisi halinde 'Adı Türk küfür tiptir' cümlelerinin idare ettiği bu cereyan Ayasofya'yı müzeye çevirmekle Türk'ün öz ruhunu müzeye kaldırmış olur.

Demek ki Ayasofya, ne taş, ne çizgi, ne renk, ne hacim, ne cisim ne de bütün bunların madde senfonisi; sadece mana, yalnız mana...

İstanbul'daki Süleymaniye, Edirne'deki Selimiye, bunlara karşılık da Roma'daki "Senpiyer" ve Paris'teki "Noturdam", bizde ve onlarda daha niceleri, madde ve hatta gayelerine bağlı mana kıymeti olarak, Ayasofya'nın eşik taşına bile denk olamaz. Zira bunlardan her biri kendi gayesinin tabiî şartları içinde, tek taraflı olarak yükseltilmiş eser...

Ayasofya ise bunların yanında bir kümes bile olsa, öyle bir nasibin sahibi ki, ne madde, ne de tek taraflı mana ölçüsü ile ona varmak kabil...

Ayasofya, bir mananın, zıt manaya taarruz ve onu zebun edişinin, bütün dünyada eşi olmayan abidesi...


Ayasofya, Türkün öz evi ve anayurdu içinde, güya Türklerin eliyle manasından koparılıyor, duvarlarından Allah ve Resulünün mukaddes isimleri indiriliyor, iç sıvaları kazılıp putlar meydana çıkarılıyor ve Hilalden ziyade Salib'in faziletlerini ilana memur bir müze, yani içinde İslamiyet'in gömülü olduğu bir lahit haline getiriliyor.

Artık o, basit bir taş yığınıdır, öyle bir taş yığını ki, sadece kendisinde kıyılan ulvî mananın katillerini ilan ve ihtarla kalmıyor; üstelik her an Salib'in ağzından salyasını akıtıcı bir iştah telkiniyle, Türk'ün ruhiyle beraber maddesini, maddesiyle beraber de ruhunu Hıristiyanlık alemine peşkeş çeken, 'Buyurun, ne duruyorsunuz; gelin ve bizi esir edin!' diyen bir hava yaşatıyor.

Ayasofya'nın Hilal hakimiyetinden uzaklaştırılmasiyle düşmana aşılanan gayret, bir ordunun harp planlarını satmaktan beter bir tehlike ve suç belirtir.

Eğer o kökünden tıraş edilse ve yıkılsa bir şey değil de, bu haliyle, bütün bir milleti ve tarihi her an öldürüp yine dirilten ve tekrar öldüren bir felaket...

Sebeb açık: Ayasofya'nın Kapılariyle beraber ruhumuzu kilitlediler. Onun için, her mana, her hikmet, her münasebet Ayasofya'ya bağlı...

Nasıl bütün yollar Roma'ya çıkarsa, Türk manevî kurtuluş davasının bütün meseleleri de Ayasofya'ya ve onu müzeleştiren ellere çıkar.

Ayasofya açılmalıdır!

Türk'ün kapanık bahtiyle beraber açılmalıdır.

Ayasofya'yı kapalı tutmak, manada bütün camileri ve cami mefhumunu kapalı tutmaktır.

Ayasofya'yı kapalı tutmak, Yunanlıya "ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç!' demekten farksızdır...

Ayasofya'yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 70 milyon ve altındaki 30 milyar Türk'ün, semaları tutan lanetine hedef olmaktır.

Bu gün mü, yarın mı bilemem!

Fakat Ayasofya açılacak!

Türkün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya'nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler.

Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin kapısını mühürlediği Ayasofya, yine onların ayni şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiç bir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaşacağı günü dehşetle beklediğim mukaddesatçı Türk Gençliği'nin kalbine eş açılacak..."


Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Ayasofya Hitabesi'nden özetlediğim bu satırlar, günümüzde İslam Alemi'nin öne çıkan lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın omuzlarındadır.

Fatih'in İstanbul'dan sökülen mührünü geri koymak ve İslam Alemi'ndeki liderliğini perçinlemek için Erdoğan bunu yapmalıdır.

AK Parti döneminde Akdamar dahil onlarca kilise restore edilmiştir ve kimse Erdoğan'a dini ayrımcılık suçu isnat edemez.

Müzeler de aynı biçimde trilyonlarca kaynakla mamur edildi.

Ayasofya'dan başka müzemiz çok.

Ama Ayasofya'nın temsil ettiği manaya ulaşmasını sağlayacak Erdoğan'dan başka liderimiz yok."

 

Not: Yıllar önce merhum Erbakan ve şu anki bir çok koltuk sahibi özellikle başbakanın katılımıyla yapılan -zincirler kırılacak, Ayasofya açılacak- mitingi gözümüzün önündedir. O gin ateşli konuşmalar ve şiirleriyle kükreyenler, bu gün iktidar sahibi olunca süt dökmüş kedi gibi olmuşlar..... Artık herkesin kimliğini ortaya koymesi zamanı gelmiş ve neredeyse geçmektedir, son pişmanlık fayda vermez derler... Saddam'ın idamından sonra ele geçirilen füzeler yine onları veren abd ve yandaşlarının eline geçti.... o silahlarla yahudi yerle bir edilebilirdi.... Ama niyet bozuk olunca hizmet olmaz... Şimdikiler de yetkin varken kullan, birgün gelecek kullanamayacaksın ve yetkin de kalmayacak.....

E-posta Yazdır PDF

AMERİKA'NIN NİYETİ - DİYALOGÇULARIN GAFLETİ

Bakın Amerikalı askerlere ne öğretiliyor?

Amerikan ordusunun subay adaylarına İslam ile topyekun savaş dersi verdiği ortaya çıktı. İslam ile gerekirse topyekun savaş için geleceğin subay adaylarına eğitim gördükleri askeri okulda Hiroşima taktiğinin dahi kullanabileceği öğretiliyor.

Noah Shachtman ile Spencer Ackerman isimli gazetecilerin ele geçirdiği ders içeriğinde şoke edici ifadeler yer alıyor. Wired isimli dergide yayınlanan habere göre Amerikalı komutan 1,4 milyara ulaşan Müslümanlara dikkat çekerek, "Amerika'yı İslamcı teröristlerden korumak" için Hiroşima'da olduğu gibi atom bombası kullanılarak topyekun savaşılabileceğini savunuyor.

Amerikan Genelkurmayı'na bağlı Kurmay Akademisi'nde verilen dersin içeriği dün ilk defa gün yüzüne çıktı. Amerikan askerlerine İslam düşmanlığını körükleyen derslerin verildiği fakat Savunma Bakanlığı tarafından Nisan ayında ilk kez kabul edilmiş fakat bunların müfredatan kaldırıldığı belirtilmişti. Ancak Savunma Bakanlığı subayların eğitiminde verilen İslam düşmanlığına dair derslerin içeriği hakkında bilgi vermemişti.

DOOLEY, MEKKE VE MEDİNE'Yİ DE BOMBALAMAYI HEDEFLİYOR
Virginia eyaletinde bulunan okulda Yarbay Matthew A. Dooley tarafından verilen derslerin içeriği son yıllarda Batı dünyasında artan İslam düşmanlığının tipik örneklerinden. İslam'ı ''barbarlıkla'' itham eden Dooley, derslerinde yine Müslümanları "dönüştürebilmek" için 4 aşamalı bir de savaş planı öneriyor. İslam'ı "sapkın din" kategorisine almayı öneren Dooley, Suudi Arabistan'ı da "aç bırakmak" gerektiğini savunuyor. Hızını alamayan Dooley, Hiroşima, Nagazaki'deki saldırıların Mekke ve Medine'de tekrarlanmasını istiyor.

Savaş dönemlerinde sivilleri koruyan uluslararası hukuk antlaşmasının artık geçerli olmadığını ileri süren Dooley, Müslümanların hepsini "El Kaide gibi fanatik ve tehlikeli" olarak nitelendiriyor. Müslümanların doğasında şiddetin var olduğunu öne süren Yarbay Dooley, tüm Batı'nın İslam'a karşı savaşma fikrinin ise çok mümkün olmadığı görüşünde. Dooley, ''Batı dünyasını İslam ile topyekün savaş kararına ikna için yapabileceğimiz çok şey yok." diye sızlanıyor.

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.