.

.

E-posta Yazdır PDF

TEVESSÜL - ŞEFAAT -3 BEHCETUN NAZIR

ÜÇÜNCÜ FASIL

ÜMMETİN ALİMLERİ, İSLAM HAFIZLARI, NEBİ sallallahu aleyhi ve sellem İLE TEVESSÜL ETTİLER VE BUNA CEVAZ VERDİLER VE BUNU MÜSTEHAB GÖRDÜLER

Ümmetin imamları, hadisi şerifleri bize ulaştırdılar, Allahu teala onlara müracaat etmemizi bize emreder.

"Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun."

"Şayet onu Resule ve içlerinden ilim ehli olanlara döndürseydiler, elbette onu içlerinden istinbat edenler bilirdi."

Buna göre şöyle konuşanın kelamına itibar edilmez: "Meselelerde hadisi şerife bakarız, alimlerin sözüne bakmayız."

İşte ayetler, işte alimlerin sözleri ve eserleri:

Evvela: Hac yapıp Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin kabrini ziyaret eden halife Mansur, İmamı Malik r.a şöyle dedi: Ya Eba Abdellah! Kıbleye

dönerek mi yoksa Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme dönerek mi dua edeyim?

İmamı Malik dedi: Niçin yüzünü ondan çeviriyorsun? Halbuki O, senin ve baban Âdem'in, Allah'a vesilesidir. Bilakis O'na dön ve O'nu şefaatçi kıl, Allahu teala O'nu senin hakkında şefaatçi kılsın.

Allahu teala buyurdu: "Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı." (Nisa: 64)

İmam Kadı Iyaz, bu kıssayı Şifa isimli eserinde sahih isnadla zikretti. Allame Kastalani Mevahibul Ledunniye de, İbni Hacer Cevherıl Menzum da zikretti.

İkinci olarak: Hafız ibni Kesir tefsirinde, İmam Nevevi izah isimli eserinde şöyle der:

Ziyaret eden kişi, Nebi sallallahu aleyhi ve selleme selam verdikten sonra Ebu Bekir'e sonra Ömer'e -r.anhuma- selam verir. Sonra ilk yerine döner, yüzü Nebi sallallahu aleyhi ve selleme dönük olduğu halde durur, nefsi hakkında O'nunla tevessül eder, O'nu rabbisine şefaatçı kılar.

Söylenenlerin en güzeli, ulemamızın -Şafii alimlerinin- Utbi'den güzel görerek rivayet ettiğidir.

Şöyle der: Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin kabrinin yanında oturuyordum. Bedevinin biri geldi, şöyle dedi: Allahın selamı üzerine olsun, ey Allahın Resulü. İşittimki Allahu teala buyurdu:

"Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı." (Nisa: 64)

Muhakkak günahlarımdan istiğfar ederek geldim, seni rabbime şefaatçi kılarak.

Sonra bedevi bir takım beyitler okudu dönüp gitti. Utbi derki gözlerimi uyku kapladı. Uykumda Nebi sallallahu aleyhi ve sellemi gördüm, şöyle buyurdu: Ey Utbi! Bedeviye yetiş, Allahu tealanın kendisini affettiğini ona müjdele.

Hafız ibni Kesir derki: Bu, meşhur bir rivayettir.

Üçüncü olarak: İmamı Şafii'nin r.a. Nebi'nin s.a.v. âli ile umumi olarak, -hayatta olsunlar, vefat etmiş olsunlar- tevessül etmesi. İbni Hacer Heytemi bunu Savaık'ta zikretmiştir.

Nebi'nin âli benim vesilemdir; Onlar benim (Allaha ulaşmakta) yolum (vesilem) dir.

Yarın onlar hürmetine bana verilmesini umarım; sağ elimle amel defterimin.

Dördüncü olarak: İmamı Ahmed'in r.a. şöyle dediği sabittir: Kıtlık anında Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ve âli ile tevessül etmek müstehabtır. Bu husus, Hanbelilerin istiska (yağmur talebi babı) kitablarında mevcuttur.

Beşinci olarak: Hafız ibni Haceri Askalani r.a derki: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kaside ile medh edilir ve tevessül edilir.

Nebhaninin Kasideleri (2/391) ve Hafız ibni Haceri Askalani'nin divanına bakınız.

Altıncı olarak: İbni Haceri Heytemi r.a, Şeyh Muhammed Habibullah Şankıti ve diğerlerinin zikrettiği meşhur kasidesinde tevessül etmişlerdir.

Yedinci olarak: Hafız ibni Dakik el I'yd, kasidesinde Nebi sallallahu aleyhi ve sellemi medh ediyor ve O'nunla tevessül ediyor.

Sekizinci olarak: İbni Haceri Askalani, kendi yazısıyla yazdığı divanında tevessül ediyor.

Nehbaninin kasideleri (2/57)

Dokuzuncu olarak: Allame Menavi, Feyzul Kadir'de şöyle der:

Hafız İmam Subki derki: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ile Rabbisine tevessül, istiğase ve şefaat dilemek güzeldir. Selef ve haleften kimse bunu inkar etmedi.

DÖRDÜNCÜ FASIL

TEVESSÜLÜ MEN EDENLERİN ŞÜPHELERİNİ RED

Bilki tevessülü men edenlerin, hakikatten Kur'andan ve sahih hadisi şeriflerden açık delilleri yoktur. Belki çok kere onlar, puta tapınan Kureyş kafirleri hakkında Kur'anda zikredilen ayetleri söylerler.

"Onlara ancak, bizi Allaha yakınlaştırsınlar için tapınıyoruz..."

Bunlara cevabımız: Şu müşrikler putlara ibadet ederler, onlara secde ederler, onları ilah edinirler. Bizler asla Nebileri ve velileri ilah edinmedik, bunun için onlara tapınmadık.

Allahu teala putlara tapınanları şöyle vasıfladı:

"Allah'tan başka ilahlar edindiler..."

Böylece getirdikleri delil, onların iddiasını isbatlamaz, belki bizim lehimize delil olur.

Bunlar hakikatte tevessülü dört yoldan inkar ederler:

Evvela: Tevessül hakkında gelen hadisi şerifleri zayıf gösterirler. Halbuki bunlar, hadisi şerifleri zayıflığa nisbet etmeye ehil değillerdir. Bunu birazdan açıklayacağız.

İkinci olarak: Hadisi şerifleri tevil ederler ve onları zahirinden çevirip batıl şekilde tevil ederek muğalata (laf kalabalığı) yaparlar.

Üçüncü olarak: Hadisi şerifleri iptal etmekte fasit görüşlerine itimad ederler. Hevalarına uymayan bir hadisi şerif görürlerse, şöyle derler "Bu hadisi akıl ve görüş kabul etmez."

Yani akıllarına uyan hadisi şerif sahihtir, akıllarına uymmayanlar sahih değildir.

Dördüncü olarak: Bazı cahil tasavvufçuların dillerinde dolaştırdığını iddia ettikleri batıl sözleri ifitra ve yalan olarak zikrederler ve bunların batıl olduğunu açıklayarak, tevessülün de batıl olduğunu cahillere kabul ettirmek isterler.

Heyhat! Şimdi bu dört yolun yanlış olduğunu size misallerle açıklayacağız.

Tevessül hakkındaki hadisi şerifleri zayıflığa nisbet etmeleri hususunda iki misal vereceğiz:

1- Osman ibni Huneyf'in r.a. bedeviye, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in vefatından sonra, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'den işittiği ve ihtiyacının yerine gelmesi için öğrettiği dua. Bunu Hafız Taberani rivayet etti ve sahih olduğunu söyledi.hafız ebul Hasen Heytemi'de bunun ikrar etti. Bu rivayeti, -et Tevassül ila Hakikatut Tevessul- isimli kitabın müellifi zayıflığa nisbet etmiştir, halbuki kendisi buna ehil değildir. (Bahsedilen kişi muasır yazarlardan Muhammed Nesib er Rifâî dir. Hadis hafızı değildir.)

2- Abdullah ibni Mes'ud r.a un merfu' olan rivayeti. "Hayatım, sizin için hayırlıdır...."

Hadis hafızları bunun sahih olduğunu söylediler. Hafız ebul Hasen Heytemi Mecmuuz Zevaid de, ricali sahihtir, dedi.

Hafız Suyuti Camius Sağir de bunu Haris'in zayıf senetle müsnedinde rivayet ettiğini söyledi. ibni Said Tabakat ta hasen isnatla mursel olduğunu söyledi. Bezzaz sahih senetle bunu zikretti. Camius Sağirin şerhinde olduğu gibi.

Tevessülü inkar edenler bu durumdan istifade ettiler, insanların bu hadisin Camius Sağirdeki şerhine bakmaktan tenbellik ettiklerini bildiklerinden şöyle dediler: Bu hadis zayıf ve murseldir bununla delil getirilmez. Bu durum, ilmi bir hainliktir ki bu adamlardan uzak görülmez.

İkinci yöntemleri ki hadisi şerifleri hakikatına muhalif olarak batıl şekilde tevil etmeleriydi.

Bunun misali a'ma olan birinin Nebi sallallahu aleyhi ve selleme gelmesi hakkındaki hadisi şeriftir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellemden kendisi için dua etmesini ve Allahu teala nın gözlerini iyileştirmesini dilemesini istemişti. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem onun için dua etmedi, "İstersen dua edeyim, istersen sabret" dedi.

Adam dua isteyince Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:

"Git, abdestini güzel yap, iki reka namaz kıl, sonra şöyle de: Allahım! Rahmet Nebin olan Nebin Muhammed s.a.v ile sana yöneliyorum. Ya Muhammed! Hacetim hakkında seninle Rabbime yöneliyorum, hacetimi yerine getirsin için. Allahım! O'nu benim hakkımda şefaatçi kıl."

Yani: O'nunla tevessülümü kabul eyle.

İnkarcılar derki: Bedevi Nebi ile değil de Nebinin duasıyla tevessül etmiştir.

Halbuki hadisi şerifin son kısmı bunların sözünü iptal ediyor. Bunların sözü batıldır ve kendilerine fayda vermez.

Zira son kısım şöyle: "Ya Muhammed! Hacetim hakkında seninle Rabbime yöneliyorum, hacetimi yerine getirsin için..."

Burda açıkça Efendimizin s.a.v zatıyla tevessül etmiştir.

Üçüncü yöntemleri ki kendi vehimlerine göre hadisi şerifleri sahih olan veya sahih olmayan diye sınıflandırmalarıydı.

Bu konuda bir çok rivayetleri kendilerine göre yorumlayıp anlayışlarına uyarsa sahih hadis derler, anlayışlarına uymayınca sahih değildir derler. Bu husus diğer itikadi konularda da sıkça görülür. İsa aleyhisselamın nuzulü hakkındaki bir çok rivayeti gördükleri halde yine de akıllarına uymadığı için inkar ederler. halbuki bu konu tevatür derecesindedir ve bütün itikad kitablarımızda mevcuttur.

Dördüncü yöntemleri, mevzu hadisleri söyleyip güya onlarla delil getirmenin batıl olduğunu söylemeleriydi.

Bu inkarcılar, bazı mevzu hadisleri zikrederek güya tevessülün batıl olduğu fikrini cahillere atarak iş görmeye çalışıyor.

Mesela:

"Benim cahım ile tevessül ediniz, muhakkak benim cahım Allah katında büyüktür."

Bu mevzu/uydurma rivayeti -islam ve dinde azgınlık- isimli kitabta zikretmişler ve bu rivayetin uydurma olduğunu söyleyerek cahilleri tevessül meselesinde aldatmışlardır. Evet bu rivayet uydurmadır ama, tevessül meselesinin bir çok delilini geride zikrettik. Konu katidir sabittir.

HATİME/NETİCE

Burda, büyük bir kaide zikredeceğiz. Bununla hadis ilmine vakıf olduğunu iddia edenler için sahih ve zayıfı ayırt etmek bilinir.

Meselenin hulasası:

Nevevi'nin şeyhi olan şeyhler şeyhi İbni Salah'tan sonra, hadis ilminde marifeti ve alışkanlığı olmayanlar için hadisi şerifleri tashih etmek veya zayıflamak mümkün değildir.

Hadis hafızlarının da İbni Salah'tan sonra sahihleme veya zayıflandırma yapması ancak gizli kalmayan hadislerde olabilir. Kıssa anlatanların uydurduğu hadisler veya akla, icmaya muhalif hadisler gibi.

Hafız Suyuti r.a. bunu Elfiye'sinde beyan etmiştir.

Suyuti derki: Hafız, yüzbin hadisi şerifi ezberlemiş, rivayet ve dirayet yönünden anlamış ve Nebi s.a.v e kadar isnadını ve ricalini bellemiş olandır.

Bu hususta bazıları derki:

"Yüzbin hadisi mutlak olarak ihtiva eden, (kişi) üzerine hafız ismi söylenir."

Bu husus, -Ref'ul Estar, an Muhya Tal'atil Envar- kitabında, sahife 9 da zikredildi.

Hafız Celaleddin Suyuti, Tedribir Ravi de sahife 1/149 da, şöyle der:

İbni Salah, Tashih, tahsin ve tazyif kapısını, ehliyetleri zayıf olduğu için bu zaman ehli üzerine kapatmıştır.

Meseleyi daha teferruatlı olarak bilmek istersen, Tedribur Ravi 1/143-149, Elfiye şerhi Fethul Muğis 1/44-45, 89 sahifelere baksın.

Allaha hamd olsun, Habibine âl ve ashabına salat ve selam olsun.

Yasal uyarı : Sitedeki sohbet, yazı ve resimler; üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve kaynak göstererek alınabilir.
Üzerinde değişiklik yapılması, ticari amaçla kullanılması hukûken yasaktır.